zina yapan kadın nafaka alabilir mi
Site De Rencontre Des Sourds Et Malentendants. “Aldatılan kadının ne yapması gerekir, hangi durumlarda aldatılma mahkemede kabul edilir, aldatılmayı kanıtlayacak ses kaydı almak suç mu, kişinin aldatılma durumlarında hakları nelerdir, aldatılan kadın çocuğun velayetini alır mı?” gibi soruların cevap bulması için bilgilerimizi paylaşmaya Kadın Aldatıldığını Hangi Deliller İle Kanıtlar?Aldatılma Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açar.” maddesi yer almaktadır. Herşeyden önce kanun’un hem kadın hem de erkeğe tanıdığı bu hak, eşlerden birinin diğerini aldatması zina bu duruma maruz kalan eş tarafından dava açma hakkı aldatmayı kanıtlayacak deliller kişilerin özel hayatlarını ihlal etmeyecek şekilde toplanmalıdır. Eşinizin ofisine casus kamera veya ortam dinleyici sistem kurmak suçtur. Eşinizin telefonuna kuracağınız ses kayıt ve konum takibi yapabilen 3. parti yazılımlar delil gibi özel hayatı ihlalden durumlardan dolayı mahkeme tarafından cezai yaptırıma bile maruz kalabilirsiniz. Ayrıca boşanma davalarında delil toplarken aşağıda belirteceğimiz bazı alanlardan veri alanların kamera kayıtları, duruma tanıklık edebilecek gerçek kişiler, doğal yöntemlerle çekilmiş fotoğraflar kanıt kabul edilir. Ayrıca kredi kartı harcamaları, ulaşım biletleri ve harcamaları, güvenlik kamerası kayıtlarını delil olarak Historical Traffic Search kayıtları kişilerin görüşme kayıtlarını, görüşme sürelerini, arama bilgilerini tutmaktadır. HTS kayıtları Aile ve Tüketici Mahkemeleri tarafından GSM operatörlerinden sahibi olarak HTS kayıtlarına sizler de kendi operatörünüz üzerinden HTS Kayıtlarına Ulaş , Turkcell HTS Kayıtlarına Ulaş , Türk Telekom Online İşlem MerkeziBursa’da Aldatma Davası, Avukat Büşra MizenAldatılan bir eş olarak Bursa da Avukat Büşra Mizen’e aklınızdaki soruları sorabilirsiniz. Bursa, Avukat Büşra Mizen boşanma davalarında sizlere en iyi şekilde hizmet sağlar. Bursa Osmangazi’de bulunan avukatlık ofisimize sizleri aldatma davasına bakan Avukat Büşra Mizen, aile hukuku konusunda da sizlere avukatlık hizmeti Kadının Boşanmadaki HaklarıAldatılan kadının boşanmadaki hakları konusunda çok farklı durumlar gözet ile sunulabilecek delilleri çok iyi şekilde bilmeniz gerekir. Çünkü sağlam deliller her zaman mahkemenin sonuçlanması süresini büyük ölçüde etkiler. Eğer eşinizin sizi aldattığını düşünüyorsanız ve duruma örnek vermek gerekirse bu delilleri kanuna hukuka uygun bir şekilde elde etmeniz faydanıza Kadın Hangi Delilleri Sunabilir? Eşin başka birinden hamile kalması veya çocuk sahip olması Kişinin cinsel yolla bulaşabilecek bir hastalığa kapılması Cep telefonu ve sosyal medya üzerinden yapılan yazışmalar Bir otel odasında aynı odada yatması ve bunları görüntü ve ses ile sunabilmekAma yukarıda bahsettiğimiz gibi deliler kadar delilerin nasıl toplandığı da oldukça önemlidir. Hukuka uygun şekilde toplanmayan deliller gizli kamera ortam dinleyici cihaz telefona yüklenebilen casus programlar vb. Mahkemede sizin lehinize hukuki anlamda sorunlar olarak boşanma sürecinin başladığı an yorucu ve yıpratıcı etkiler insanların sosyal yaşantılarını da etkiler. Bununla birlikte kişilerin ve çocukların psikolojilerini de oldukça derinden yaralar. Çocuklar için oldukça yıkıcı olan bu durum gelişim çağlarında onlara daha fazla zarar verir. Boşanma sırasında ve sonrasında ebeveynlik görevlerinizi olabildiğince eksiksiz devam ettirin. Bu konuda gerekli psikolojik destekleri almanız konusunda uyarımızı şeyden önce bu tür durumlarda her zaman karşı taraftan yüksek miktarda manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Bunun için mahkemeye başvurmanız Kadın Boşanma Davasını Ne Kadar Sürede Açılmalıdır?Aldatıldığınızı öğrendiğinizde 6 ay içerisinde boşanma davası açabilirsiniz. Eğer aldatıldığınızı öğrenip 5 yıl süreyle herhangi bir şekilde mahkemeye boşanma davası açmazsanız boşanma davası açma hakkınız ortadan kalkmış yüzden aldatıldığını düşünen eş, “hukuka uygun şekilde toplayacağı delillerle” en yakın aile mahkemesine başvurusunu Kadın, Çocuğun Velayetini Alabilir Mi?Bu tür boşanmalarda velayet kimde kalır sorusuna en etkili cevap kanunlarda yer alan “çocuğun üstün yararının gözetilmesi” ile sağlanır. Velayete ilişkin kararlar verilirken çocuğun küçüğün; Ortak evde yaşadığı ebeveyni ile anne veya babası anlaşabilmesi Şiddet ortamının söz konusu olmaması Yaşadığı evde kendine ait bir yaşam alanının veya odasının bulunması Eğer evde birlikte kalınıyorsa anneanne, babaanne ve dede gibi bireylerle anlaşabilmesi Sağlık ihtiyaçlarının ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanabilmesi durumlarında mahkeme karar çocuk anneyle kalmaktan mutlu ise çocuğun sosyal gelişimi için geçici velayetin mahkeme kararı ile anneye verilmesi mümkün aldatan kişi anne ise mahkeme bu konuda farklı konular üzerinde değerlendirme yaparak karara varmaktadır. Annenin haysiyetsiz şekilde hayat sürmesi, ahlaka ve toplum kurallarına aykırı davranışlar sergilemesi, kendisini alkol veya uyuşturucu gibi sağlıklı karar almasını engelleyici kötü davranışları sergilemesi halinde mahkeme, velayeti anneden alıp babaya verebilmektedir. Bu durum mahkemedeki durumlar gözetilip hakim hakim tarafından karara bağlanmaktadır. Kanun, her zaman bu tür durumlarla çocuğun bütün yararını da Avukat olarak, sunduğumuz hizmetler ile sizleri en kısa sürede mahkeme sonucuna taşıyoruz. Bursa avukatlık bürosu olarak sizlere boşanma davalarında hizmet veriyoruz.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, "nafaka hakkı" üzerine yürütülen tartışmaların "yanlış ya da eksik bilgiler içermesi" ve bu tartışmalarda kullanılan söylemlerin arkasında "kadınların bağımsız hayat kurabilmelerini, şiddetten uzak hayat kurmalarını engellemeye çalışan bir yaklaşım olduğu görüşüyle Nafaka Raporu'nu yayınladı. Mor Çatı, Nafaka Raporu'yla "ev içi şiddet biçimlerine maruz kalan kadınlarla kurduğu dayanışmadan edindiği nafaka deneyimlerini, nafakanın şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilişkisine dikkat çekerek" paylaşmaya karar verdiklerini açıkladı. Raporu aynen yayımlıyoruz. * * * Erkek şiddetine maruz kalan kadınların şiddetten uzaklaşabilmelerinin önünde pek çok engel bulunduğuna dayanıştığımız kadınların deneyimleri aracılığıyla tanıklık ediyoruz. 2018 faaliyet raporumuzda da paylaştığımız üzere kadınlar en çok evlilik içinde ve kocalarından şiddet görüyorlar. Kadınların şiddetten uzaklaşmaya karar vermesinin önünü kesen kişisel şiddet biter umudu, korku, utanç, suçluluk, çocuklarla ilgili çocuğun elinden alınacağı korkusu, tek başına bakamayacağını düşünme, çocuğa zarar geleceği tehdidi ve toplumsal boşanmış kadınlara dair toplumsal yargılar, aile ve arkadaşların destek olmaması, kurum desteği alamamak nedenlerin yanı sıra ciddi ekonomik engeller bulunuyor. İşgücüne katılım Ücretli bir işte çalışmıyor olmak, çalışıyorsa da kendisini ve varsa çocuğunu geçindirecek kadar kazanmıyor olmak, kadınları şiddet gördükleri evlilikleri devam ettirmeye mecbur kılıyor. TÜİK 2018 verilerine göre kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 34,2 istihdam oranı ise yüzde 29,4. Bu oranların erkekler için nasıl olduğuna bakmak fiili eşitsizliği ortaya çıkarıyor İşgücü katılım oranı yüzde 72,7, istihdam oranı ise yüzde 65,7. İşgücüne dahil olmayan 15 yaş üstü kadın nüfus yaklaşık 20 milyon. Bu kadınların 11 milyonu iş gücüne dahil olmamasının nedenini ev işleri ile açıklıyor. Kadınları ev işleri ve çocuk, yaşlı ve hasta bakımından sorumlu olarak gören yaygın toplumsal kanaatler nedeniyle bu işler hane halkı tarafından eşit paylaşılmıyor. Ayrıca kadınların ev içi ve bakım emeği görmezden gelinerek değersizleştiriliyor. Bunun yanı sıra evlilik süresince ya da öncesinde kadınların örgün eğitime ve hatta meslek kurslarına dahi erişmeleri engellenerek bir meslek edinmelerine, uzmanlaşmalarına engel olunuyor. Bu engellemenin arkasında kadınları kamusal alandan uzaklaştırmak isteyen ve asıl görevlerinin ev içi bakım ve emek vermek olduğunu düşünen anlayış yatıyor. Kadınlar, çalışma hayatına girmelerinin önünde pek çok engel olduğu için çalışamıyor, çalışsalar dahi hayatlarını idame ettirebilecekleri gelire erişemiyorlar. Kocaları tarafından çalışmasına izin verilmediği ya da ev ve çocuk bakımını üstlenmek zorunda kaldıkları için yıllarca istihdama dâhil olamıyorlar. Evlendiğinde çalışmakta olan kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra genellikle çalışmamaya başlıyorlar. Yeni doğan kreşlerinin bulunmaması, ücretsiz ve veya düşük ücretli ulaşılabilir kreşlerin eksikliği ve ayrıca baba da üstlenmediği için çocuk bakımı kadının üzerine kalıyor. Eğer ailedeki bir başka kadından destek alınamıyorsa, geriye tek çözüm bakıcı tutmak kalıyor. Kadınların erkeklere göre daha az ücret alıyor olması, çoğu zaman kadınların kazandıkları ücretin önemli bir miktarını bakıcıya vermeleri anlamına geliyor. Bu nedenle kadınlar çalışmayıp çocuklarına bakmayı tercih etmek zorunda kalıyorlar. Erkeklerin ise kariyerlerinde böyle bir tercih yapmalarının söz konusu dahi olmadığını görüyoruz. Yukarıda sayılan sebeplerden ötürü yıllarda çalışmamış ya da çalışmaya ara vermek zorunda kalmış kadınlar, kocalarına ekonomik olarak bağımlı hale geliyorlar. Ekonomik bağımlılık Mor Çatı’ya başvuran kadınlardan edindiğimiz bilgiler bize ekonomik bağımlılığın erkekler tarafından bir şiddet aracı olarak kullanıldığını gösteriyor. Kadınlara az para bırakmak, ihtiyaçlarına para ayırmamak, ev alışverişi için az para bırakıp ev ihtiyaçlarının tümünü karşılamasını istemek gibi ekonomik şiddet biçimlerine maruz bırakıyorlar. Kadınların ekonomik bağımlılık nedeniyle boşanma kararı alması çok zor oluyor. Yine de bu kararı alabildilerse de yeni bir hayat kurmalarını önleyen pek çok engel karşılarına çıkıyor. Kadınların belli bir yaşa geldikten sonra hem yaşlarından hem de deneyimsiz olmalarından ötürü iş bulması neredeyse imkânsız hale geliyor. Yıllarca ev içi emek vermiş, bazen aile işlerinde/şirketlerinde hiçbir ücret almaksızın çalışmış kadınlar. boşandıktan sonra ancak çok düşük ücretli, güvencesiz işler bulabiliyorlar. Şiddetin izleri Üstelik kadınlar çoğunlukla şiddetin izlerini taşıyan pek çok ruhsal ve bedensel hastalıktan ötürü yaşamlarına hiç şiddete maruz kalmamış gibi kaldıkları yerden devam edemiyorlar. Sürekli “sen gidemezsin, çalışamazsın, kendine bakamazsın, yeniden evlenemezsin” diye aşağılandıkları, küçümsendikleri, özgüvenleri zedelendiği veya toplumsal hayattan tecrit edildikleri için çalışabileceklerine, kendilerine bir hayat kurabileceklerine dair hiçbir inançları olmadığına tanıklık ediyoruz. Çalışma koşulları Ruhsal olarak depresyonun etkilerinden iş arayabilecek gücü bile zor bulurken, hiç çalışma deneyimi olmadığından birden beden gücü gerektiren yorucu işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Evlilikleri süresince kemik kırıklarına veya iç organlara zarar verecek türden darbelere, kesici veya sert cisimlerle bedende travmatik darbelere maruz kalan kadınların böyle ağır işlerde çalışması her zaman mümkün olmuyor. Çalışma saatleri ile uyumlu, ücretsiz ve erişilebilir kreşlerin yokluğu da kadınların çalışması önündeki en büyük engellerden biri. Medeni Kanun 175. madde Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz”. Nafaka sadece kadınlara değil ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde aranmalıdır. Kadınların erkeklerle eşit eğitim ve istihdam olanaklarına ve eşit maaşa erişiminin olmaması onları ekonomik olarak dezavantajlı kılıyor. Bu sebeple nafaka hakkından genellikle kadınlar yararlanıyor. Fakat tarafların malî durumlarının değiştiği hâllerde nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına karar verilebiliyor. Buna ek olarak, kadının iş bulması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması durumunda ya da yeniden evlenmesi ile nafaka kaldırılabiliyor. Nafaka kararı yetmiyoır Mor Çatı’yı arayan kadınların çoğu ya evden çıkma aşamasında ya da boşanma sürecinde destek arıyorlar. Kadınlar pek çok maddi zorluğa ve tehdide göğüs gererek boşanma davası açıyor ve haklarını talep ediyorlar. Fakat bu noktada uzun süren boşanma davaları kadınları şiddet uygulayandan sürekli kaçmak veya gizlenmek zorunda bırakıyor, düzenli ve istikrarlı bir hayat kurmalarını engelliyor. Mor Çatı’ya gelen başvuruların pek çoğunda boşanma sürecindeyken kocanın, kadının işverenini veya ev sahibini sürekli arayıp, tehdit ederek kadının evini ve işini kaybetmesine neden oluyor. Bu süreçte kadın sürekli yeniden bir düzen kurmak zorunda kalıyor, geçimini sağlamakta zorlanıyor. Çoğunlukla beş yıl süren davalar sonunda nafaka hakkını alarak boşanabilen kadınlar ise nafakalarını alamadıklarını beyan ediyorlar. Ayrılık sürecinde kadınlar, boşanma kararından vazgeçsin diye kadınların kendisini, çocuğunu veya yakınını öldürmekle tehdit eden resmi nikahlı kocalar, ya kadınların şiddete uğradıkları evliliğe ses çıkarmadan, itaat ederek devam etmelerini ya da boşanma aşamasında hiçbir şey talep etmemelerini istiyorlar. Yani pek çok şiddete maruz kalan kadın nafaka veya tazminat gibi haklarından vazgeçmeye zorlanıyor. Kadınlar da bir an önce canını kurtarmak için bu haklarından vazgeçmeyi göze alıyorlar. Bunun sonucunda çalışma imkanı olmayan kadınlar çocuklarıyla birlikte hiçbir maddi kaynak olmaksızın yaşamak zorunda kalıyorlar. Yoksulluk nafakası Nafaka miktarı, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında belirleniyor. Kadınların deneyimleri bize gösteriyor ki çoğunluğu yaklaşık aylık 300 TL yoksulluk nafakası alıyor. Nafaka miktarı standart olmayıp hakim tarafından belirlendiğinden kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak nafakalar bağlanmıyor. Türkiye’de açlık sınırının 2,029 TL olduğu düşünüldüğünde kadınların çalışmak yerine ömür boyu nafaka almayı tercih ettiği ya da kadınların nafaka alabilmek için bir hafta evli kalıp boşandığı gibi argümanlar akıl dışı kalıyor. Tüm bu sebeplerin yanı sıra, Türkiye gibi boşanmanın kadınları, toplumsal baskıya daha açık hale getirdiği erkek egemen bir toplumda bir kadının boşanma kararı alması kolay değil. Kadınlar aile birliğinin devam ettirmek için maruz kaldıkları şiddete, her türlü geçimsizliğe ve mutsuzluğa rağmen evliliklerine devam ediyorlar. Nafakayı tahsilde zorluk Nafaka miktarlarının düşüklüğü veya nafakaların ödenmemesi de göz önüne alındığında bir kadının nafaka için evlenip boşandığını iddia etmek hiç gerçekçi değildir. Aksine boşanmış kadınlar kendilerini savunmasız ve güvencesiz hissediyor. 50 yaşında olan bir başvuran, ilk eşinden şiddet gördüğünü, eşi hapse girince boşanabildiğini ifade etti. Sonrasında “yalnız kadına laf ederler”, “ortada kalmayayım” diyerek ikinci evliliğini yaptığını söyleyen başvuran, önceki eşinden olan çocukları için iştirak nafakası alamadığını paylaştı. Nafaka bağlanmış pek çok kadının nafakasını tahsil etmekte zorluk yaşadığını gözlemliyoruz. Bu nedenle hem maddi yardım talep etmek hem de nafakalarını tahsil edebilmek için Mor Çatı’yı arayarak hukuki bilgi istiyorlar. Nafakayı ödememe şiddeti İcra bildirimi yapılacak adres olmaması gibi yollarla erkekler, nafaka ödemekten kaçıyor, nafakayı ödemeyerek, geciktirerek ya da kadını istemek/yalvarmak zorunda bırakarak şiddet uygulamaya devam ediyorlar. İki çocuğuna 400 TL iştirak nafakası bağlandığını paylaşan bir kadın, eski kocanın bu nafakayı yalvartarak ve geç verdiğini ayrıca çocukları almakla tehdit ettiğini paylaştı. 2016'da anlaşmalı boşandıklarını söyleyen bir başka kadın, eski kocasının “ev ve arabayı bana bırak, ben de nafaka vereyim” dediğini ama buna rağmen nafakayı ödemediğini söyledi.. Kadın da adam da ikinci evliliğini yaptı. Kadınlar anlatıyor Bir başka kadın ise kocasının kendisini aldattığını ve aldattığı kadınla yaşamaya başladığını, anlaşmalı boşandığını, bunun sonucunda da 6 yaşındaki çocuğunun velayetinin kendisine verildiğini ve çok nadir olarak görülen bir miktarda 1500 TL çocuğa, 500 TL de kendisine nafaka bağlandığını ifade etti. Ancak nafakanın ödenmesi ile ilgili tebligatın eski koca tarafından alınmaması nedeniyle icra takibini başlatamadığını da paylaştı. Kadın kirasını ödeyemediğinden ne yapabileceği ile ilgili bilgi almak için Mor Çatı’yı aradı. Tüm bu yaşananların kadın üzerindeki etkisi “hiçbir şey düşünemiyorum”, “özgüvenim de kalmadı” şeklinde ifade ediliyor. Ekonomik olarak sıkıntıda olduğu için arayan bir diğer kadın ise dört yıl önce boşandığını; evliliğinde şiddet gördüğünü ve canını kurtarmak için nafakadan vazgeçtiğini ifade etti. Bir kadın ise eski eşinin ve onun kardeşinin kendisine baskı uygulayarak ve fiziksel şiddette bulunarak ''boşanacaksın, tazminat almayacaksın'' dediğini ifade etti. Birkaç kere boynuna sarılarak boğmaya çalıştığını söyleyen kadın istemeyerek eşinden boşanmak zorunda kaldığını paylaştı. Şu anda diyabet hastası olduğundan çalışmakta zorlandığını söyleyen kadın, ayda 900 TL kendisine, 200 TL ise çocuğuna nafaka bağlandığını ama eski kocanın nafakayı sürekli aksattığını ve kadını sürekli ''nafaka vermeyeceğim'' diyerek tehdit ettiğini belirtti. Bir başka kadın ise kocasının dört kez evlendiğini kendisi dördüncü karısı oluyor, 3 yaşında kızları olduğunu ve boşanmak istediğini belirtti. Fakat kocası sigortasız çalıştığından kadına nafaka vermeyeceğini söylemiş. Bir başka kadının kocası ise “sana asla nafaka vermem, benden para alamazsın. Gerekirse işten çıkar sana nafaka vermem” ifadelerinde bulunmuş. Nafaka vermeme yöntemleri Nafaka miktarının nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında belirleniyor olması nedeniyle eşi yoksul olan taraf boşanma sonrası yoksulluk nafakası alamıyor. Yani boşanırken iki tarafın da yoksul olması durumunda kadınlara nafaka bağlanamıyor. Düzenli gelire sahip, yeniden evlenmiş, mesleği olup çalışmamayı tercih eden ya da devlet tarafından yeterli miktarda sosyal yardım alan kişiler de zaten hali hazırda kanunlara göre nafaka alamıyor. Bir kadın, boşanma davası sonucunda kendisine 1500 TL nafaka bağlandığını, bunun sonucunda eski kocasının kendisini sigortasız göstererek, aynı işte çalıştığı halde çalışmadığını iddia ettiğini ve nafakanın kaldırılmasını talep ettiğini belirtti. Nafaka ödemekle yükümlü olan erkeklerin gelirlerini asgari ücretten göstermek, kayıt dışı çalışmak ve malvarlıklarını başkasının üzerine yapmak gibi yöntemler uygulayarak verilen nafaka miktarını en aza indirdikleri, nafaka ödemedikleri sıklıkla görülüyor. Nafakada enflasyona uyumlu artış Verilen nafaka miktarları ise kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak düzeyde değil. Nafakasını düzenli alamayan kadınların hepsi icra takibi yoluna başvuramıyor; başvuranlar ise erkeğin ikametgahını değiştirmesi, tebligatı almaması gibi nedenlerle sonuç alamıyor. Ayrıca nafakanın kadın tarafından bir talepte bulunulmadan enflasyon oranında yükseltilmemesi de bir diğer sorun. Bizimle paylaşılan bütün bu bilgiler erkeklerin mağduriyet yaşamadıklarını, aksine son derece planlı ve kasıtlı bir şekilde kadınların haklarını gasp ettiğini gösteriyor. İştirak nafakası Son zamanlarda yapılan nafaka tartışmalarında iştirak nafakasının da kaldırılması gündeme geldi. İştirak nafakası, bir ebeveynin velayete sahip olan diğer ebeveyne yetişkin olmayan çocuklarının bakım masraflarını eşit bir şekilde üstlenebilmek için ödediği nafakadır. İştirak nafakasının kaldırılması bakım masraflarının velayete sahip olan ebeveynin, yani çoğunlukla kadınların üstüne yıkılması anlamına gelecektir. Bu durum erkeklerin çocuk bakımına ne maddi ne de manevi katkı sunmaması anlamına geliyor. Bir çocuğun bakım ve eğitim masraflarının ebeveynlerin ortak sorumluluğu olduğu düşünüldüğünde, iştirak nafakasının kaldırılması erkeklerin, evlilik içerisinde de pek çok şekilde olduğu gibi, çocuk yetiştirme sorumluluğunu reddetmesi ve çocuk ihmali anlamına geliyor. Mor Çatı'ya başvuran kadınlar Mor Çatı’ya başvuran bir kadın kocasının çocuğun velayetini almakta ısrar ettiğini, velayeti alsa dahi çocuğu yine de kendisine vereceği konusunda söz verdiğini paylaştı. Evlilik süresince eve ve çocuğun bakımına dair hiçbir sorumluluk almayan, eve para bırakmayan baba, çocuğun velayetini alarak iştirak nafakası yükümlülüğünü açıkça üstünden atmaya çalışmıştı. Bir başka kadın ise boşandığını, iki çocuğu için 800 TL nafaka aldığını ifade etti. Çocuklarının burs kazandığını ve babasının emekli maaşını aldığını söyleyen kadın, tüm bu gelirlere rağmen geçimlerini sağlayamadığı için iş bulma talebiyle Mor Çatı’yı aramıştı. Söylenildiği gibi nafaka miktarları kadınların geçimlerini sağlayacak miktarlarda değildir ve kadınların evde oturmasını teşvik etmekten çok uzaktadır. Bir kadın iki yıl önce ayrılmış ve 3 yaşındaki çocuğuyla birlikte ailesinin yanında gitmiş. Ailesi tarafından çok ciddi psikolojik şiddet gören kadın, çalışmak istediğini fakat ailesiyle yaşadığı için devletten kreş desteği alamadığını ifade etti. Anlaşmalı boşanma sonucunda ne kadına ne de çocuğa nafaka bağlanmış. Eski kocası ekonomik durumu iyi olmasına rağmen kendisini iflas etmiş ve sigortasız göstermişti. Ailenin psikolojik şiddetinden ötürü devlet sığınağına giden kadın, çocuk ağladığında kızıldığı ve dışarıya çıkmalarına izin verilmediği için 1 ay kalıp çıkmak zorunda kalmıştı. Öğrencisi babasından şiddet gören bir öğretmen ise çocuğun ve annenin şiddet gördüğünü, babanın çalışmadığını, kadının çalışarak eve dair sorumluluk aldığını dile getirdi. Daha sonra kadın boşanmak istediğinden avukat ihtiyacı nedeniyle Mor Çatı’ya başvurdu. Kadın kocasının çocukları alıp kaçırırım’ tehditleriyle kendisini boşanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını söyledi. Kadının tek isteği ise boşanıp çocuklarını almak, çalışıp çocuklarına bakmaktı. Kocası tarafından evlendiklerinden bu yana aşağılanmaya ve baskıya maruz kalan bir başka kadın, kocasının sürekli internetteki başka kadın fotoğraflarını gösterip, karşılaştırma yaparak sen de kadın mısın, bir bunlara bak bir kendine bak’ gibi laflarla aşağılamasına maruz kalmıştı. Kadının ayrıl o zaman demesine karşılık ise “çocuklar büyür, ancak belki o zaman” diye cevap vermişti. Başvurucu kadın "Ben sana nafaka vermem" diyen kocanın çalışma konusunda da "çalışmak zorunda mıyım, enayi miyim ben" dediğini söyledi. Kendisine "ben seni öldürürüm ama senin yüzünden başıma bir şey gelmesin diye yapmıyorum" dediğini de aktardı. Ayrıca kocasının kaymakamlığa başvurduğunu; ekonomik destek alıp kendisinden ve çocuklardan sakladığını ve sadece kendisi harcadığını da söyledi. Tocası kaymakamlığa başvurusunu her 45 günde bir yenilemiş. Kadın ise bu bilgiyi yolda karşılaştığı mahallenin muhtarından edinmiş. Bu paylaşım bize kocanın bilinçli ve kasıtlı bir şekilde aile birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmediğini ve bütün davranışları kontrollü bir şeklinde gerçekleştirdiğini gösteriyor. Ekonomik şiddete maruz kalan bir diğer kadın ise evlendikten sonra kocasının kadın adına kredi çektiğini, kadını işten çıkarak tazminat almaya zorladığını ifade etti. Kocası kadının getirdiği parayı da beğenmeyip onu kapı dışarı etmiş, sonrasında ise “anlaşmalı boşanalım ama nafaka isteme benim istediğim protokol olsun” teklifinde bulunmuştu. Bir başka kadın babası tarafından zorla evlendirildi, evliliğin ikinci haftasında şiddete maruz kaldı. Hortum, sopa ve kemer gibi cisimlerle şiddet uygulayan koca, doğumun 40. gününde de tekrar şiddet uygulayınca kadın çareyi ailesine gitmekte buldu. Fakat ailesi tarafından geri gönderilen kadın, ilişkiden çıkamasın diye koca tarafından tecavüz edilerek yeniden hamile bırakıldı. Kemiklerinde kırıklara neden olan fiziksel şiddet sonucunda kadın şikayetçi oldu. 6284 Sayılı Kanun kapsamında üç ay uzaklaştırma verilen koca bu süre bitince geri geldi. Döndükten iki ay sonra evden gitti ve ayrı yaşamaya başladılar. Koca, nafaka bağlanmış olmasına rağmen ödemediği gibi kadının yakınında oturup, çocukların ve karısını aşağılamaya, şiddet uygulamaya devam ediyor. Üstelik bu adam kazandığı parayla aldığı mal varlığını kardeşinin üstüne, iş yerini de bir tanıdığının üstüne yaptı. Bir başka kadın, bir sene önce evlendiğini, şiddete maruz kaldığı için boşandığını ifade etti. Kadın boşanmak istediğini söylediğinde kocası tarafından darp edildi. Koca, darp suçundan ötürü şikayet etmesin diye kadına tazminat vermeyi ve anlaşmalı boşanmayı kabul etti. Çocukları olmadığını söyleyen kadın hakkı olmasına rağmen nafaka talep etmediğini, eski kocasıyla hiçbir bağı kalsın istemediğini dile getirdi. Çarpılıtılmış bilgiler Nafakanın kaldırılmasını talep edenler toplumsal cinsiyet eşitliği sıralamasında 144 ülke arasında 131. sırada olan Türkiye’yi, hem toplumsal cinsiyet eşitliği hem refah seviyesi çok daha yüksek olan ülkelerle karşılaştırarak Türkiye’deki kadınların o ülkelerdeki kadınlardan daha katmerli eşitsizliğe muhatap oldukları gerçeğini göz ardı ediyorlar. Aynı zamanda mevcut nafaka uygulamaları ile ilgili çarpıtılmış ve gerçek olmayan bilgiler vererek yanlış algı yaratmaya çalışıyorlar. Nafakanın kaldırılması talebi aslında kadınları daha da yoksullaştırma talebidir. Hali hazırda ekonomik sebeplerle zaten boşanmakta güçlük çeken kadınların boşanma talebini tümden ortadan kaldırmayı hedefler. Tartışmaların odağında olan bir başka konunun ise nafakada kusur aranması olduğunu görüyoruz. Mevcut durumda nafaka alacak tarafın kusurunun diğer taraftan daha fazla olmaması şartı aranmaktadır. Yapılmak istenen değişiklik ile eşit kusur bulunması halinde nafaka verilmemesi ve süre ve miktar belirlenmesinde kusurun göz önüne alınması hedefleniyor. Kusurun belirlenmesi hakimin takdirinde olduğundan böyle bir değişiklik yapılması halinde cinsiyetçi önyargılar ile karar verilmesi muhtemel olacak. Kadın cinayetleri davalarında kadınların ev işlerini yapmamalarının ceza indirimine neden olan haksız tahrik kapsamında değerlendirildiğini görüyoruz. Ev işi ve çocuk bakımını kadınların işi olarak gören bu cinsiyetçi anlayışın kusur değerlendirilmesinin kadınlardan yana olacağına dair haklı kuşkular duyuyoruz. Her mahkemeden farklı sonuçlar çıkması ve nafaka hak eden taraf için mağduriyet yaratılması olası gözüküyor. Çözüm için İçinde yaşadığımız toplumsal koşulları şekillendiren kadın erkek eşitsizliği kadınları pek çok açıdan güçsüzleştiriyor. Nafaka konusunda yapılması gereken; toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önleyen ve telafi eden çalışmalar yapmaktır. Devlet politikalarının kadınların istihdama katılımı, sosyal desteklere erişimi, eğitimden eşit bir şekilde yararlanmaları, kreşlerin yaygınlaştırılması ve iş saatleriyle uyumlu hale getirilmesi yönünde düzenlenmesi sorunun esas kaynağını gören çözümler olacaktır. Bunun yanı sıra kadınların nafaka konusunda karşılaştıkları sorunlar üzerine çalışmalar yapılmalı ve mağduriyetleri telafi edilmelidir. Nafaka süresi ve kusur konusunda mevcut yasa değiştirilmemelidir. Hukuki süreçler sonunda nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmesine ilişkin güçlükler tespit edilmeli ve buna ilişkin çözümler üretilmelidir. Nafaka alamayan kadınların mağduriyetlerini giderici ara formüller bulunmalı, kadınların ve çocukların yoksulluğa düşmelerinin önü kesilmelidir. HK
Boşanma davasını kadın veya erkeğin açması, hukuksal açıdan bir hak kaybına neden olmamaktadır. Boşanma davasını kadın açarsa nafaka alabilir mi sorusunun yanıtını bu açıdan değerlendirmemiz gerekir. Bir boşanma davasında nafakanın çeşitli türleri vardır. Bunlardan en önemlileri çocuklar için ödenmesi gereken nafaka olan iştirak nafakası ile boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek tarafa ödenen yoksulluk nafakasıdır. Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi? Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi?Kadın Boşanma Davası Açarsa Ne Kadar Sürer?Boşanma DavalarıBoşanma Davalarında Kadınların Hakları Nelerdir ?Kadın boşanma davası açarsa erkek kabul etmezse ne olur? Bir boşanma davasında davayı kadın da açsa, erkek de açsa, boşanma ile birlikte maddi açıdan yoksulluğa düşecek olan tarafa, diğer tarafın yoksulluk nafakası ödemesi gerekmektedir. Yoksulluk nafakası her ay ödenebileceği gibi bir seferlik de ödenebilmektedir. İştirak nafakası ise çocukların bakımı ve eğitimi için, bir tarafın çocukların velayetini alan taraf ödediği nafakadır. Bu nafakanın ödenmesi için de davayı kimin açtığı konusu önemsizdir. Nafaka konusundan bağımsız olarak, bir boşanma davasını hangi taraf açmalıdır sorusunun yanıtı ise kusurluluk niteliği ile değerlendirilir. Buna göre; boşanma davasını kusurlu olan tarafın açması doğru değildir. Örneğin zina, akıl hastalığı, haysiyetsiz bir hayat sürme gibi özel nedenlerle açılan boşanma davalarında, davayı açan kişinin kusurlu taraf olduğu tespit edilirse dava reddedilmektedir. Bu yüzden boşanma davalarının özen nedenlerle açıldığı durumlarda, boşanma davasını kusursuz olan taraf açmalıdır. Bir nafaka davası açıldığında da iki tarafın ekonomik durumlarına ve hayat kalitelerine bakılmaktadır. Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarına ve maddi gelirlerine göre nafaka konusunda bir karara varmaktadır. Kadın Boşanma Davası Açarsa Ne Kadar Sürer? Kadın Boşanma Davası Açarsa Ne Kadar Sürer sorusunun cevabında, erkeğin dava açması ile aynı durum olduğunu ve süre olarak herhangi bir şeyin değişmeyeceğini belirtebiliriz. Bu süre çekişmeli boşanma davaları için 300 gün, anlaşmalı boşanma davaları içinse 40 gündür Boşanma Davaları Boşanma davaları pek çok farklı sebeple açılabilen davalardır. Bir boşanma davasını bir taraf diğer tarafa karşı açabileceği gibi iki taraf birlikte anlaşarak da boşanma davası açabilirler. Türk Medeni Kanununa göre boşanma davaları iki farklı grupta incelenmektedir. Bunlardan ilki anlaşmalı boşanma davaları, diğeri ise çekişmeli boşanma davalarıdır. Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların velayet, nafaka, tazminat vb. konularda uzlaşmaya varmaları ve boşanma protokolü hazırlayıp imzalamaları ile açılan davalardır. Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların her konuda uzlaşma sağladıkları için kısa sürede sonuçlanan davalardır. Çekişmeli boşanma davaları ise bir tarafın boşanmak istediği, diğer tarafın istemediği veya tarafların boşanmanın şartları ve sonuçları konusunda anlaşmaya varamadıkları davalardır. Bu davalarda taraflar nafaka, velayet ve tazminat konularında anlaşamadıkları için boşanma süreci daha uzun sürmektedir. Boşanma davalarında mahkeme süreci boşanma nedenlerine göre de değişmektedir. Türk Medeni Kanununa göre iki tür boşanma nedeni bulunmaktadır. Bunlar genel boşanma nedenleri ile özel boşanma nedenleridir. Özel boşanma nedenleri, zina, onur kırıcı davranış, hayata kast, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme ve akıl hastalığıdır. Çekişmeli boşanma davalarında boşanma nedeni özel nedenlere dayanıyorsa davayı açan tarafın bu hususları kanıtlaması gerekmektedir. Dolayısıyla dava süreci de buna bağlı olarak uzayabilmektedir. Alanında uzman bir avukat ile iş birliği yapmak için Mersin Nafaka Avukatımızla iletişime geçebilirsiniz. Boşanma Davalarında Kadınların Hakları Nelerdir ? Boşanma aşamalarında her iki taraf da eşittir ve her iki tarafın hakları hukuki olarak korunur. Boşanma davalarında kadınların hakları nelerdir sorusunun yanıtı da tarafların eşitliği ilkesi ile yanıtlanabilir. Buna göre; bir boşanma davasında kusurlu ve kusursuz olan taraf vardır. Bu husus ise tarafların cinsiyetine göre belirlenmez, tarafların kusurlu olup olmadıklarına göre belirlenir. Boşanma davalarında nafaka konusu kadınların hakkı olarak görülse de, bu konu da cinsiyete göre değil tarafların ekonomik durumlarına, gelirlerine ve yaşam kalitelerine göre değerlendirilen bir konudur. Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi ? Bir boşanma davasında boşanma nedeniyle yoksul duruma düşecek olan tarafa yoksulluk nafakası ödenir. Ancak bu kararla ilgili ayrıntılara, nafakanın miktarına çeşitli incelemeler sonrasında ancak mahkeme karar verebilir. Eğer tarafların 18 yaşından küçük çocukları varsa, çocukların velayetini alan tarafa, diğer eş tarafından iştirak nafakası ödenir. İştirak nafakası çocukların bakımı ve eğitimi için ödenmesi zorunlu olan aylık bir ücrettir. Bu ücret ise iştirak nafakasını ödeyecek kişinin gelirine göre mahkeme tarafından belirlenmektedir. Kadın boşanma davası açarsa erkek kabul etmezse ne olur? Kadın boşanma davası açarsa erkek kabul etmezse sorusu boşanma davalarında cevabı merak edilen sorular arasında yer almaktadır. Nafakada olduğu gibi aynı şekilde bu soru için de cevap geçerlidir. Davayı kimin açtığına bağlı olmaksızın, taraflardan birinin açtığı boşanma davasını diğer taraf kabul etmediği takdirde boşanma davası çekişmeli boşanma davası olarak değerlendirilir. Altuntaş Avukatlık Bürosu, Mersin boşanma avukatları ile sizlere hizmet vermektedir. Sıkça Sorulan Sorular Boşanma Davasını Kadın Açarsa Nafaka Alabilir Mi ? Bir boşanma davasında davayı kadın da açsa, erkek de açsa, boşanma ile birlikte maddi açıdan yoksulluğa düşecek olan tarafa, diğer tarafın yoksulluk nafakası ödemesi gerekmektedir. Boşanma Davalarında Kadınların Hakları Nelerdir ? Boşanma aşamalarında her iki taraf da eşittir ve her iki tarafın hakları hukuki olarak korunur. Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer ? Anlaşmalı boşanma davaları, tarafların her konuda uzlaşma sağladıkları için kısa sürede sonuçlanan davalardır.
Aldatan Kadın Nafaka Verir mi; Son dönemlerde özellikle tvlerde de çok görülen aldatma olayları yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu sebep ile birçok evli çift sadakatini yitirme ve zina sebebi ile boşanma davası açmaktadır. Zina bir aldatma ortamı oluşturduğu için boşanma sebepleri arasında yer almakta olup ayrıca zina yapan kişinin evliliğin sorumluluğunu yerine getirememesi de söz konusudur. Bir evlilikte aldatma yaşandığında boşanmalar aynı şekildeki unsurlar üzerinden ilerlemektedir. Ancak birçok kişi aldatan kişinin kadın olduğunda boşanma davasında neler yaşanacağını merak eder. Aldatan kişinin kadın olması durumunda merak edilen konuların başında aldatan kadın nafaka verir mi konusu yer almaktadır. Nafakanın kadınlara yoğunlukla verilmesinin sebebi ülkemizde kadınların çalışmasının çok görülmemesinden kaynaklıdır. Aslında nafaka çalışmayan ve geliri olmayan eşe verilmektedir. Bu sebep ile nafakayı hem kadın hem de erkek alabilmektedir. Aldatan kadin nafaka alirmi sorusuna en iyi cevap bu durumu kanıtladığınız sürece alamayacağı şeklinde verilmektedir. Ancak aldatan kadin nafaka alirmi demeden önce boşanma davası için aldatmaya yönelik delilleri toplamak gerekmektedir. Kadın Aldatırsa Boşanma Nasıl Olur? Boşanma işlemlerinde konu zina olduğunda farklı konular gündeme gelmektedir. Ancak aldatan kişinin kadın olması hiçbir şeyi değiştiremez. Aldatmak hukuk kurallarına göre evliliğin bitmesi için bir boşanma sebebidir. Bu durumdan kaynaklı olarak aldatan kadın da aldatan erkek de birtakım şeylerden mahrum kalabilmektedir. Boşanmada çocuğun velayeti kaç yaşında babaya verilir? Boşanma davalarında çocuğun velayetinin verilmesine ilişkin bir çok soru sorulmaktadır. Çocuğun velayetinin kararını vermek hakimin yapacağı bir işlemdir. Ancak her hakim çocuğun yaşayacağı en uygun ortama göre karar vermektedir. Çocuk eğer çok küçük ise 3 yaşına kadar annesinin bakımına ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden annesine velayet verilebilmektedir. Ancak 10 yaşlarında babaya velayet verilmesi mümkündür Hangi durumlarda çocuğun velayeti anneye verilmez? Annenin çocuğun velayetini küçükken alması veya çocuğun kararı doğrultusunda alması olağan bir durumdur. Ancak annenin akıl sağlığının yerinde olmaması, yasa-dışı madde kullanımının kanıtlanması, ahlaki değerlere uymayan hayat yaşaması, çocuğa şiddet uygulaması ve benzeri durumlar söz konusu olduğunda velayet sahibi olabilmesi mümkün değildir. İlginizi Çekebilir;
Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi? Kadın ve kocanın, boşanma davası süresinde de, evlilik birliğinde sürdürdükleri yaşam standardına eşit bir yaşam sürdürülmesi bakımından, istemde bulunan eş lehine, yiyecek, barınma, giyecek, yakacak, ortak çocukların bakımı için gereken giderleri vs dikkate alarak, çalışması halinde bile nafaka bağlanmasına hakim karar konusunda toplumun genelinde yanlış bir kanı vardır. Nafaka sadece kadına bağlanmaz, hayatın akışı içerisinde kadın ve kocanın ekonomik şartları farklılık gösterebilir. Yani boşanma davası sürecinde kocanın yoksulluğa düşme tehlikesi olduğunda da kadın ekonomik durumu var ise kocaya da nafaka Ücretle Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi?Boşanma davası ve neticesinde kadın veya kocadan herhangi birinin diğer eşe ödemesine hüküm verilebilecek üç farklı nafaka türleri vardır. Boşanma sürecinde bulunan kişilerin merak ettiği hususlardan birisi de çalışan kadınların boşanmaları durumunda nafaka alıp kadının nafaka alabilir mi sorusunu cevaplayabilmek adına öncelikle kişilerin hangi nafaka türünü hangi koşullarda alabileceklerini açıklamaya üç farklı nafakada da farklı şartların varlığı aranır. Bu şartlar mevcut ise, kendisine nafaka bağlanan tarafın kadın ya da koca olmasının önem ifade etmediği gibi çalışan kadın veya erkeğinde nafaka alması da mümkün kadına nafaka bağlanıp bağlanmayacağı hususunun da nafaka türleri ayrı ayrı değerlendirmeye çalışalım. Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi?Çalışan Kadın Tedbir Nafakası Alabilir Mi?Tedbir nafakası, boşanma davası başlamasından itibaren kadın veya kocadan herhangi birinin yoksulluğa düşme ihtimali karşı eşin diğer eşe boşanma gerçekleşene kadar ödemesi gereken nafaka davası içerisinde eşler maddi olarak yıpranabilmektedirler. Bu hallerde yoksulluğa düşen eş boşanma tamamlanıncaya kadar, mağduriyetin giderilmesini diğer eşten mahkeme aracılığıyla ve kocanın, boşanma davası sırasında da, evlilik birliği içerisindeki yaşam koşullarına uygun bir yaşam sürdürebilmeleri için, istemde bulunan eşe, gıda, barınma, giyecek, ısınma, çocukların bakımı için gereken giderleri vs. dikkate alarak, kadın çalışıyor olsa dahi tedbir nafaka mahkemesi hakimi, her iki eşin de maaş, kira geliri gibi toplam gelirini belirler kadının ihtiyaçları ile kocanın ödeme gücüne göre bir nafaka miktarına karar davası boyunca tedbir nafakası almak isteyen eşlerin hakimden tedbir nafakası bağlanması için istemde bulunması gerekir. Aile mahkemesi hakim taraflardan bir istem yokken kendisi tedbir nafakasına karar nafakası, hakimin boşanma kararının kesinleşmesi tarihine kadar ödenir. Kararın kesinleşme ile beraber tedbir nafaka sorumluluğu ortadan kalkar. Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi?Çalışan Kadın Yoksulluk Nafakası Alabilir Mi?Yoksulluk nafakasının gayesi, boşanma davası kararının kesinleşmesiyle beraber evlilik birliği resmi olarak sona ermiş olsa bile, kadının eşlerin, evlilik birliği içinde sahip oldukları yaşam standardına kıyasla uçurum oluşturmayacak ekonomik seviyede hayatını devam ettirmesini bu nafakada, eşlerin, boşanmaya neden olan hususlarda kusur oranlarına göre bir değerlendirme yapılarak yoksulluk nafakası miktarı belirlenir. Kusuru diğer eşle eşit düzeyde veya daha az olan kadının, boşanma davası sürecinde, ayrıca nafaka davası açarak veya boşanma kararı kesinleşmesinden sonra ki bir yıl içinde istemde bulunması durumunda yoksulluk nafakası almasına karar diğer ölçüde nafaka talep eden kadının gerçekte nafakaya ihtiyacının olup olmadığının konuda, eşlerin sosyal ve ekonomik halleri, günün ekonomik şartları, evlilik birliği içerisindeki sürdürülen yaşam standardı gibi veriler ayrı ayrı incelenip buna göre karar nafakası talebinde bulunan kadının, sigortalı bir işte maaşlı çalışması, düzenli gelire sahip olması gibi gerekçeler, tek başına, nafaka bağlanmayacağı manasına isteminde bulunan kadının veya eşin, maaşının ve kira geliri, emekli aylığı gibi diğer bütün gelirlerinin, kendisini yoksulluktan kurtaracak seviyede olup olmadığı büyük önem dikkat edilmesi gereken husus evlilik birliği içerisindeki yaşam koşullarının, boşanma ile arasında uçurum olup olmadığıdır. Fakat her iki eşin sürekli ve düzenli gelirleri varken, ekonomik durumları ve yaşam standartları birbirine yakınken, kadının diğer eşinden diğer şartlarda mevcut olsa bile yoksulluk nafakası bağlanması, adalet ve hakkaniyet ilkesi uymaz. Ayrıca yoksulluk nafakasının gayesine ve mantığına gibi hallerde aile mahkemesi hakimi, yoksulluk nafakası isteminde bulunan kadının boşanma neticesinde değişen ekonomik koşullardan ciddi fark olmaması. Zor durumda kalmaması için günün ekonomik şartlarını da göz önüne alacak şekilde geniş açıdan bir değerlendirme yaparak hakkaniyete riayet ederek yoksulluk nafakası bağlanıp bağlanmayacağına, bağlanacak ise de nafaka miktarına karar verir. Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi?Çalışan Kadın İştirak Nafakası Alabilir Mi?İştirak nafakasının gayesi, boşanma ile velayeti kadında veya eşte bırakılmış olan müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve her türlü ihtiyaçları için yapılan giderlere diğer eşin ekonomik gücü oranında katılımının nafakasında, önemli olan ortak çocuğun ihtiyaçlarının imkan olduğu ölçüde en kusursuz nitelikte karşılanması sağlamak için, her iki ebeveynin de bu gereksinimlerin karşılama sorumluluğu açısından ekonomik ve mali güçler oranında ve yeterli geliri olmayan eşten iştirak nafakası ödemesi beklenmez. Yalnızca velayet sahibi ebeveynin maddi gücünün çok iyi olması hallerinde, diğer eşin iştirak nafakasına hükmedilemeyeceği de mahkemesi hakimi iştirak nafakasını belirlerken öncelik müşterek çocuğun ali menfaatlerini gözetip korumak, bunun yanında velayet sahibi olmayan ebeveynin ekonomik gücüne göre iştirak nafakasına hükmetmek. Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi?Çalışan Kadın Nafaka Alabilir Mi? Sıkça Sorulan SorularKADININ ÇALIŞIYOR İSE YOKSULLUKTAN KURTARACAK DÜZEYDE DÜZENLİ VE SÜREKLİ BİR GELİRİNİN OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ LÜZUMU Kadının çalışıp çalışmadığının, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığının,İşten ayrılmışsa kendi isteği ile ayrılıp ayrılmadığının araştırılarak; boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekir. BOŞANMA NAFAKA VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI – DAVACININ ÇİFTÇİLİKLE UĞRAŞTIĞI VE YÜZ DÖNÜMÜ AŞKIN TARIM ARAZİSİ BULUNDUĞU – JANDARMA TARAFINDAN TUTULAN ZABITTA HESAP HATASI BULUNMASI Somut olayda davacı kadın bir fabrikada işçi olarak çalışıyor olmakla birlikte yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasına göre 2002 Haziran ayında net Eylül ayında net TL. maaş almakta başkaca bir geliri üniversiteye giden ve iştirak nafakası almayan, üç kız çocuğu ile birlikte yaşamaya çalışmaktadır. Davalı koca ise davacı ve çocuklarının oturduğu evi birlikte yaşadığı kadına satmış ve çocuklarıyla davacıyı evden ekonomik sosyal durum araştırmasına göre toplam 102650 m2 taşınmazı olup çiftçilikle uğraşmaktadır. talimatı üzerine Jandarma tarafından tutulan tutanağa göre Haziran 2002 itibariyle aylık yıllık ise TL. geliri çiftçilikle uğraştığı ve yüz dönümü aşkın tarım arazisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Esasen Jandarma tarafından tutulan zabıtta hesap hatası bulunduğu da görülmektedir. KADININ BOŞANMADAN SONRA İŞE GİRDİĞİ – ASGARİ ÜCRET MİKTARI GELİRİ BULUNMANIN YOKSULLUĞU ORTADAN KALDIRMAYACAĞI Somut olayda her ne kadar davalı kadının boşanmadan sonra işe girerek çalıştığı sabit ise de aldığı ücretin düzeyinde bulunduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre de asgari ücret miktarı geliri bulunmanın yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı hususunun kabul edildiği, buna göre davalının asgari ücret tutarında gelirinin bulunduğundan bahisle yoksulluk nafakası tümüyle kaldırılması doğru var ki her iki tarafın da asgari ücretli çalışan olduğu ve çoğun içinde azında bulunduğu gözetildiğinde yoksulluk nafakası tümüyle kaldırılmayıp hakkaniyet ölçüsünde indirilmesi gerekir. BOŞANMA VE NAFAKA DAVASI – SOSYO EKONOMİK DURUMU ZAYIF OLAN EŞİN DİĞER EŞTEN NAFAKA TALEBİ – DİĞER EŞİN ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMASININ NAFAKAYA ETKİSİ Dava, boşanma ve nafaka istemine olayda davalı eşin asgari ücretle özel bir işletmede çalışmakta olduğu belirlenmiş olup, bu miktarın davalı eşin yoksulluktan kurtarmayacağı ve ona insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlamayacağı halde tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmektedir. ÇOCUĞU DA GÖSTERECEK ŞEKİLDE TARAFLARIN VUKUATLI AİLE NÜFUS KAYITLARININ GETİRTİLEREK VELAYETİN DÜZENLENMESİ GEREĞİ – BOŞANMA DAVASI AÇILMAKLA EŞLERİN AYRI YAŞAMA VE NAFAKA İSTEME HAKKININ DOĞACAĞI”][vc_column_text]Davalı, temyiz dilekçesi ekinde çocuğun nüfus cüzdanı fotokopisini sunmuştur. Sunulan bu kayda göre Ö nün babası M nin hanesine tarihinde tescil edildiği durumda çocuk Ö yü de gösterecek şekilde tarafların vukuatlı aile nüfus kayıtlarının getirtilerek küçük Ö nün velayeti konusunun düzenlenmesi ve davalı yanında bulunmakla tedbir nafakası verilmesi boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden alınması halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmelidir.
zina yapan kadın nafaka alabilir mi