ünlü bir keman virtüözü bulmaca

Site De Rencontre Des Sourds Et Malentendants. - 1209 Güncelleme - 1209 Mersin'de, 7 yaşında başladığı keman kariyerinde ulusal ve uluslararası birçok organizasyonda elde ettiği başarıyla "minik dahi" diye anılan 14 yaşındaki İdil Olgar, dünyaca ünlü keman virtüözü olmanın hayalini kuruyor. Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik ve Bale Ortaokulu tam zamanlı 8. sınıf öğrencisi Olgar, büyük bir heyecanla başladığı kariyerindeki ilk solo konserini, 2016'da Kuşadası Belediyesi Oda Orkestrası eşliğinde verdi. Kısa sürede yeteneğini göstermeyi başaran Olgar, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın İDSO düzenlediği 2016 Ulusal Genç Yetenekler Yarışması'ndaki performansıyla İDSO bünyesinde solist olarak keman çalmaya hak kazandı. Olgar, 2017'de Slovakya'nın Dolny Kubin bölgesinde düzenlenen "Talents for Europe" adlı keman yarışmasında üçüncülük başarısı göstererek, kariyerindeki ilk uluslararası derecesini elde etti. - Küçük yaşında "büyük" başarılar Çekya'nın Prag şehrinde 2018 yılında organize edilen PhDr Josef Micka Uluslararası Keman Yarışması'nda ikinci olan Olgar, aynı organizasyonda "PhDr Josef Micka" adına verilen özel ödüle layık görüldü. Olgar, aynı yıl içerisinde Macaristan'da gerçekleşen 2. İlona Feher Uluslararası Keman Yarışması'nda birinci olup büyük bir başarıya imza attı. Mersin'de geçen yıl 18'incisi düzenlenen Uluslararası Müzik Festivali'nde, "Nevit Kodallı Genç Yetenek Ödülü"nün de sahibi olan Olgar, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası'nın 2019 - 2020 kadrosuna seçildi. Elde ettiği başarıların ardından "minik dahi" şeklinde anılmaya başlanan Olgar, Çağdaş Eğitim Vakfı ÇEV Sanat'ın "Genç Yetenekler Projesi" kapsamında eğitimini sürdürüyor. Olgar, yeni tip koronavirüs nedeniyle çalışmalarına evinde devam ediyor. - Dünyanın dört bir yanında konserler vermek istiyor İdil Olgar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müziğe duyduğu ilgi üzerine ailesinin desteğiyle konservatuvar sınavlarına girdiğini, ilkokulda da keman çalmaya başladığını söyledi. Küçük yaşına rağmen geride bıraktığı kariyerinin kendisine unutulmaz anlar yaşattığını dile getiren Olgar, katıldığı birçok uluslararası organizasyonda önemli başarılara imza attığını ifade etti. Olgar, kemana başlamasının hayatının dönüm noktası olduğunu belirterek, "ÇEV'in 10. yılına özel düzenlediği programdaki Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde orkestrayla konser vermem kariyerimin en önemli anıydı. O konserde birçok ünlü sanatçıyla aynı sahneyi paylaşabilmek benim için büyük bir mutluluktu, çok heyecanlıydı, gururlandım." diye konuştu. İtzhak Perlman, Janine Jansen, Hilary Han ve David Garrett gibi dünyaca ünlü keman virtüözlerini örnek aldığını anlatan Olgar, eğitimini en iyi şartlarda devam ettirmek istediğini aktardı. Olgar, kemanın ruhunu ve duygularını yansıttığını anlatarak, şunları kaydetti "Her parçada ayrı bir duyguya bürünüyorum. Duygusal parçalarda hüzünleniyor, eğlenceli parçalarda neşeleniyorum. Hepsi beni ayrı bir dünyaya götürüyor. Parçalarda duygular çok yoğun oluyor. Dünyanın dört bir yanında solist olarak konserler verip, ülkemin adını duyurmak ve dünyaca ünlü bir Türk keman virtüözü olmak istiyorum." Bahri KARATAŞ / İZMİR, DHAOluşturulma Tarihi Nisan 15, 2009 0000Uluslararası Müzik Akademisi’ne konuk olarak dünyaca ünlü kemancı Pierre Amoyal da katılacak. Öğrencilere ders Uluslararası Müzik Akademesi’ne, tüm zamanların en genç profesörü ünvanına sahip keman virtüözü Pierre Amoyal da katılacak. 27 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek Festival kapsamındaki Keman ve Viyola Msaterclass için kayıtlar başladı. Katılımcılar, son başvurularını 29 Mayıs’a kadar yapabilecek. Kontenjanın 24 kişiyle sınırlı olduğu atölyede, öğrenciler Paris Konservatuvarı’na atanan keman virtüözü Pierre Amoyal ile Ayvalık’ta deniz kıyısında bulunan mekanında gerçekleştirilecek atölyede, Pierre Amonyal’ın yanı sıra ünlü Avusturyalı besteci Johann Nepomuk ADavid’in oğlu keman vitüözü Lukas David, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Prof. Dr. Çiğdem İyicil ile Camerata de Lausanne topluluğunun solo viyolacısı Yuko Amoyal katılımcılara ders verecek. Gençlere büyük hizmet veriyorAyvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nde, 07-14 Temmuz tarihleri arasında “Soprano Leontina Vaduva Şan ve Opera Masterclass” ve 28 Ağustos-04 Eylül tarihleri arasında İdil Biret yönetiminde “Piyano Masterclass” düzenlenecek. AIMA, masterclass programlarıyla, 12 yıl boyunca aralarında Almanya, Yunanistan, Japonya, Tayvan, Bulgaristan, Yeni Zellanda ve İsrail’in de bulunduğu farklı ülkelerden toplam 426 öğrenciyi ağırladı. Kathy Stinson ve Dusan Petricic, Joshua Bell’in gerçek öyküsünden esinlenerek azme, inanca ve başarıya dair cesaret verici bir hikâye anlatıyorlar. Yazan Nida Dinçtürk Daha önce Esrarengiz Kemancı’da dünyaca ünlü keman virtüözü Joshua Bell’in katıldığı bir sosyal deneyden yola çıkarak çocukların sanatla ilişkisine dair leziz bir öykü anlatan Kathy Stinson ve Dusan Petricic ikilisi, okurlarına bu kez Joshua Bell’in keşfediliş öyküsünü sunuyor. Sumru Ağıryürüyen çevirisiyle Türkçe okuyabildiğimiz Kemanın Dansı, yine Kuraldışı Yayınları etiketi taşıyor. Joshua’nın henüz küçük bir çocukken müzikle kurduğu bağı anlatarak başlayan kitap, küçük müzisyenin kemanıyla bir yarışmaya katılmak istemesiyle devam ediyor. Bu çok önemli yarışmaya katılmak için Joshua, oldukça zor bir parça seçiyor. Öğretmeni bu konuda onu uyardığında ise parçanın içindeki öyküyü duyduğunu söyleyerek ısrarcı oluyor. Joshua çok zorlanıyor, çok çalışıyor ve hiç yılmıyor. Ve yarışma zamanı gelip çatıyor. İşte Joshua sahnede! Performansı sırasında her şey yolunda zannederken minik bir hata yapıyor, şaşırıyor ve parçası yarım kalıyor. Fakat o, sahneden çekilmek yerine öyle bir hamle yapıyor ki ta hikâyenin başında duyduğunu söylediği öykü, parçayla beraber ona eşlik ediyor, onu sarıyor. Sonuç olarak bugün hepimizin tanıdığı, büyük yetenek Joshua Bell oluyor. Kemanın Dansı, Joshua Bell’in gerçek başarı öyküsünden yola çıkarak okurlarına yetenek sahibi oldukları, aşkla yaptıkları işe inanmanın kıymetini anlatıyor. Bunu yaparken, aslında topluluk karşısında zorlanan, başarısızlık kaygısıyla kendisine kaçacak delik arayan miniklere de cesaret veriyor. Kemanın Dansı, öyküsünü işitebildiğiniz tüm tutkularınızın peşinden gitmeye dair, her yaştan okur için yüreklendirici bir eser. Üstelik, gerçek başarılardan ilham almak için değerli bir örnek. Kemanın DansıKathy Stinson, Dusan PetricicTürkçeleştiren Sumru AğıryürüyenKuraldışı Çocuk, 32 sayfa E. Nida Dinçtürk1990 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. İstemeyerek girdiği bölümden, bir meslek aşığı olarak çıktı. Dünya Gazetesi’nde editörlük ve muhabirlik yaparak başladığı meslek yaşamını, TRT’de çeşitli kültür sanat programlarında sürdü. Son olarak Sputnik Haber Ajansı’nda görev aldı ve hem akıl hem ruh sağlığı için daha çok yol almadan gazetecilik yapma hayalini rafa kaldırdı. Şimdi Milliyet Kitap, Milliyet Sanat, Agos Kirk ve İyi Kitap gibi yayınlarda edebiyat yazıları yazıyor, röportajlar yapıyor, diğer yandan blog yazarlığı meselesini çözmeye çalışıyor. Aklını başında tutabilmek için ise çocuk kitaplarına sığınıyor. Uzun yürüyüşlere, bisiklete, pikniğe tutkun; denize, güneşe, toprağa, meyveye ve toplara pek düşkün bir oğlana meftun. CHAOluşturulma Tarihi Temmuz 12, 2015 1921Dünyaca ünlü popüler keman virtüözü ABD'li Lindsey Stirling, vereceği bir konser için ekibi ile birlikte İstanbul'a geldi. Keman sanatçılığının yanında besteci ve mankenlik özellikleri de bulunan Stirling, Ramazan ayı gibi özel bir dönemde İstanbul'da bulunmaktan büyük onur duyduğunu ünlü popüler keman virtüözü ABD'li sanatçı Lindsey Stirling, saat Prag'dan Türk Hava Yollarına ait uçakla İstanbul Atatürk Havalimanı'na geldi. Birlikte konser verecekleri 15 müzisyen arkadaşı ile birlikte İstanbul'a gelen ünlü sanatçı, bilgisayarını uçakta unuttuğu için bir süre kayıp eşya bürosunda ilk kez geldiği için çok heyecanlı olduğunu ve yarın şehri gezmeyi planladığını söyledi. Türkiye hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığını belirten ünlü virtüöz, kendisini görüntüleyen basın mensuplarından gezebileceği yerler konusunda tavsiye istedi. Sultanahmet Camii ve Ayasofya'yı tavsiye eden basın mensuplarını Stirling, "Evet oraları duydum. Ayrıca özel bir ayda burada bulunduğumun farkındayım. Böyle özel bir zamanda burada bulunmak benim için onur." diye paylaşım sitesi Youtube'da 2012 yılında yayınlanan 'Crystallize' isimli çalışması ile 124 milyondan fazla izlenen Stirling, techno ve dubstep tabanının üzerine keman çalmanın yanı sıra çalış esnasındaki dansları ve sempatik tarzıyla da dikkat çekiyor. 'Crystallize'ın yanı sıra 'The Phantom of the Opera' ve 'Game of Thrones' gibi yapımlara yaptığı coverlar da izlenme rekoru kıran Stirling, Cafe Breno sponsorluğunda 14 Temmuz salı saat Zorlu Center Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde sahne alacak. Hikâyenin ta en başından başlayalım. Kendi anlatımına göre annesi ona hamileyken keman çalarmış. 'Kemanı ağlatan adam' namıyla bilinen ünlü virtüöz Farid Farjad'ın kemanla birliktelik öyküsü 'doğum öncesi Altın Çağ'a dayanan bu ayrıntıyla açılıyor. Sonrası o kadar mistik değil. Dokuz yaşında konservatuvara gidiş, ardından Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde müzik eğitimine devam ediş, derken 1979 Devrimi öncesi ABD'ye kaçış ve 36 yıllık sürgün… Yaşayan en iyi keman virtüözlerinden biri olan Farid Farjad, 19 Kasım'da İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde sahne alacak. Bu salon, son olarak büyük keman virtüözlerinden Itzhak Perlman'ı ağırlamıştı. Bu yüzden bu hafta -1 Kasım seçim yasağını da fırsat bilerek yorucu ülke gündeminden biraz uzaklaşıp- uzun zamandır planladığım Farjad portresini yazayım dedim. Farjad ile 2011 yılında yine bir konser için geldiği Bilindiği üzere Türkiye'ye sık sık geliyor İstanbul'da röportaj yapmıştım. O röportajdan yola çıkarak bir yazı yazmak bugüne kısmetmiş. Farjad, 19 Aralık 1938 Tahran doğumlu. 1966'da Tahran Müzik Konservatuvarı'nda klasik müzik üzerine master yaptı. Tahran Senfoni Orkestrası'nda görev aldı. Farid Farjad'ın, yalnızca piyano eşi Mitra Tavakkoli Farjad da bir piyanist. Bazen birlikte çalıyorlar ve keman kullanarak yaptığı An Roozha- O Günler isminde beş albümden oluşan bir albüm serisi var. İlk albümünü Los Angeles'ta çıkarmış Farjad. İran'da konserlerde ve televizyonda çalıyormuş, albüm yapma imkânı bulamamış. "Para kazanmayı bilmeyen biriyim. Ama sanat yaparak mutlu oluyorum. Sanat, Allah'ın insana verdiği en büyük hediyedir" diyor. Bu, göreceli bir şey tabii ama bir sanatçının bunu dile getirmesi şaşırtıcı değil. Büyük keman virtüözü Yehudi Menuhin ilham aldığı tek sanatçı. Menuhin'le ilgili hoş bir anısı da var. Onu ilk kez İran'da Persepolis'te Pers İmparatorluğu'nun başkenti olan eski bir şehir 17-18 yaşında iken görüyor. Oraya konser için gelmiş Menuhin'e ve elindeki beş milyon dolarlık kemana gıptayla bakıyor. The Red Violin-Kırmızı Keman filmindeki keman gibi değerli bir keman. Menuhin bunu fark edince, "Bu kemanı çalmak ister misin?" diyor ve kemanı ona uzatıyor. "Menuhin kemanı verince şok oldum, heyecandan çalamadım" diyor. Hiç kimseden Menuhin kadar etkilenmemiş. Bugün büyük bir keman virtüözü olduysa bunu biraz da Menuhin'e olan hayranlığına borçlu MÜZİĞİNİN HÜZNÜ Bana anlattığına göre Farjad'ın ailesi eğitimli, kültürlü bir aile imiş. Baba da anne de eğitimciymiş. Toplam sekiz kardeşlermiş, ama kardeşlerin dördü ölmüş. İran'da özlemle andığı bir çocukluk dönemi var 1951-53 yılları arası… Ona göre bu dönemde ülkede tam demokrasi hâkimdi. "ABD ve İngiltere'nin ülke petrolünden el çekmek zorunda kaldığı dönem" diyor buna. Millileşmeye başladıklarını söylüyor. "Ancak demokrasi yoksa millilik de işe yaramaz" diye de ekliyor. Bu yüzden İran Devrimi'nden kısa bir süre önce, yaklaşmakta olan fırtınayı sezip ABD'ye gitmiş ve küçük bir Avrupa ülkesinin nüfusuna tekabül edecek kadar İranlı'nın yaşadığı Los Angeles'a yerleşmiş. David Lynch'in filmine adını veren Mulholland Drive'a yakın bir yerde yaşıyor. "Devrim sonrasınının İran'ında müzik, resim, heykel yok" diyor. Bundan çok şekvacı. ABD'deki hayatını sürgünden beter olarak nitelendiriyor. Ülkesinde kalmayı çok istermiş. Ama kalamamış ve şimdi de gidemiyor. Türkiye'ye sık geliyor olması da ülkesine yönelik özlemin bir tezahürü aslında. Buraya sık gelişinin bir başka sebebi ise kendisinin söylediği üzere Türkiye'den başka hiçbir ülkede bu kadar sahiplenilmiyor oluşu. Farjad'ın iki oğlu, bir kızı var. Ancak çocuklar 13 sene önce tanıştığı son eşinden değil, eski eşlerinden. Toplam üç evlilik yapmış. Ki bu, Poligami'yi zamana yaymak olarak yorumlanabilir. Bunu söyleyince gülüyor. İlk eşinden bir, ikinci eşinden iki çocuğu var. Johann Sebastian Bach'ın 20 çocuğu olduğu düşünüldüğünde mütevazı bir rakam. Beslediği kaynaklardan üçünün; Hafız, Sadi ve Mevlana olduğunu söylüyor Farjad. Okuduğu İranlı yazarlar arasında Sadık Hidayet, Muhammed Ali Cemalzade ve Sadık Çubek var. Türkiye'den en çok tanıdığı yazarsa Aziz Nesin. Nesin'in İran'da bir dönem yok sattığını göz önüne alırsak Hâlâ öyle mi bilmiyorum buna şaşmamalı. Bu arada Nazım Hikmet'in şiirlerini de Farsça okumuş Farjad. Sevdiği klasik romancı olarak ise Jack London'ın adını anıyor. SIKI BİR ATATÜRK HAYRANI İnançlı biri elbette ama seküler bir çizgiye sahip. Bunu da konuşmalarında sık sık hissettirme ihtiyacı duyuyor. Ve sıkı bir Atatürk hayranı. Odasında iki heykel varmış. "Biri Atatürk heykeli, diğeriyse Firdevsi'nin heykeli" diyor. "Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğumda ise şu cevabı veriyor "Erdoğan seçilmiş bir başbakan. Röportajı 2011'de yaptığımızı tekrar hatırlatayım. İnsanlar onu seviyorlar. Halkın oyuyla gelmiş. Demokrasiyi koruyup geliştirmesi Türkiye'nin hayrına olur." "Batı'ya göre bir demokrasi mi?" diye soruyorum bunun üzerine. "Demokrasinin standartları bellidir" diyor. "İran'da demokrasi yok mesela. Sizde demokrasi var, ama bizde yok." İran'da seçimlerin de hileli yapıldığı kanaatinde. "Açık oy, gizli sayım ilkesi var" diyor. Devleti yönetenler, yani Velayet-i Fakih ne derse o olur görüşünde. Tarihe büyük ilgisi var. Öyle ki, keman çalmaktan sonra en çok yaptığı şey tarih okumak. Türkiye'yi çok sevdiğini, hatta Türk vatandaşı olarak bu topraklarda ölmek istediğini söylüyor. Okuduğunuz yazıya soundtrack olarak Golha başta olmak üzere favorim olan Farjad müzikleri eşlik etti. Klasik Batı Müziği'nin Doğu'ya has o tanıdık hüzünle harmanlanması Farjad müziğinin en karakteristik özelliği. Farjad müziği hüznü kamçılıyor. Ama kamçıladığı, insana haz veren tuhaf bir hüzün duygusu. Modernizm'in yarattığı melankoli hissinden farklı. Daha köklü, derinlikli bir şey. Ruh dolu… Belki de Farjad'ın doğum öncesi kemanla kurduğu ilişki kadar da mistik…

ünlü bir keman virtüözü bulmaca