ünlü ressamlar ve eserleri kolay
Site De Rencontre Des Sourds Et Malentendants. Предлагаю вниманию всех, кто любит современное изобразительное искусство небольшую подборку работ очень интересного художника из Израиля Исаака МАЙМОНА род. в 1951 г.. Уверен, что его картины не оставят вас равнодушными. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14.…
Ünlü ressamların hayatları, bu ressamların önemli resimleri, tabloları ve eserleri hakkında bilgi verdiğimiz tüm yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. Listedeki ressamlar doğdukları yıla göre sıralandılar. 1. Leonardo da Vinci 1452 – 1519 Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi önemli tabloları ile bilinen Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Raffaello ile birlikte Rönesans resim sanatının kurucularından biridir. 2. Pieter Bruegel 1525 – 1569 Flemenk Atasözleri, Karda Avcılar, Köy Düğünü, İkarus’un Düşüşü gibi başyapıtlarıyla tanınan Pieter Bruegel, pek çok konuda şaheserler yaratmasına rağmen, hem tema ve hem de üslup olarak sanatının zirve noktası 16. yüzyılın günlük hayatını mükemmel tasvir ettiği janr resimleridir günlük yaşam.Ressamın, özellikle Flaman köylüsünün yaşamını olanca gerçekçiliği ile ortaya koyduğu resimler onun Köylü Bruegel olarak adlandırılmasını sağlayacak ölçüde öne çıkar. 3. Michelangelo Merisi da Caravaggio 1571 – 1610 Tesbihlerin Meryemi ve Yedi Büyük Günah, Bacchus, Goliath’ın Kafasıyla David gibi önemli resimleriyle Caravaggio, Rembrandt ve Velazquez gibi Barok resmin önemli sanatçılarını etkilediği gibi, Napolili yerel ressamlar üzerinde 18. yüzyıla kadar sürecek büyük bir iz bırakır. 4. Peter Paul Rubens 1577 – 1640 Leuccipus’un Kızlarının Kaçırılışı, Karısı Isabella Brant ile Otoportresi isimli tabloları ile bilinen, Flaman resminin en büyük Barok ressamı Peter Paul Rubens, bol figürlü mitolojik konuları işlediği eserleri, kullandığı renkler ve dinamik çizgileriyle günümüz dünyasına sinemadan resme birçok alanda ilham vermiş bir ressamdır. 5. Rembrandt Harmenszoon van Rijn 1606 – 1669 Işığın ressamı olarak tanınan Rembrandt, kuşkusuz Hollanda’nın, hatta 17. yüzyıl Avrupa’sının en önemli ressamlarındandır. Yaşamı boyunca düzenli olarak ürettiği otoportreleriyle, kendine özgü sanatsal teknikleri ve ışığı ustaca kullanması ile tanınmıştır. Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi, Gece Devriyesi, Samson’un Kör Edilmesi tanınan önemli eserleridir. 6. Johannes Vermeer 1632 – 1675 İnci Küpeli Kız, Sütçü Kız, Aşk Mektubu gibi tablolarıyla tanınan Hollandalı ünlü Barok ressam Johannes Vermeer, günlük yaşamı konu alan, ev içi görünümlerini betimleyen eserleriyle bilinir. 7. Francisco Goya 1746 – 1828 3 Mayıs 1808, Giyinik Maya, Çıplak Maya gibi başyapıtlarıyla romantizmin önde gelen isimlerinden, modern resmin öncülerinden, İspanyol ressam ve gravür sanatçısı Francisco Goya’nın sanatının şekillenmesinde hem yaşadığı dönem hem de bulunduğu coğrafya son derece önemlidir. 8. Édouard Manet 1832 – 1883 Kırda Öğle Yemeği, Tuileries’te Müzik, Olympia, İmparator Maximilian’ın Kurşuna Dizilişi gibi başyapıtların sahibi olan Édouard Manet, canlı ışık, titreşen renkler ve izlenimcilerin çok önem verdiği, birbirini bütünleyen renkler ile gerçekçilik akımından izlenimciliğe geçişte önemli bir rol oynasa da tam olarak izlenimci gruba dahil olmamıştır. 9. Edgar Degas 1834 – 1917 New Orleans Pamuk Ofisinden Portreler, Şapkacıda ve çok sayıda balerin resmiyle tanınan Fransız Empresyonizmi’nin öncü isimlerinden Degas, sanat yaşamına klasik sanatla başlasa da, daha sonra 19. yüzyıl modern yaşamından sahnelere, çağdaş bir ortam içindeki insan figürüne yoğunlaşmıştır. 10. Paul Cézanne 1839 – 1906 Post-Empresyonizm akımı içinde güçlü bir bireysel üslup geliştiren Cézanne’nın etkisi, Dışavurumcular, Kübistler, Fovistler ve hatta Fütüristler üzerinde görülür. Büyük Yıkananlar, Kırmızı Koltuklu Madame Cézanne, Kağıt Oynayanlar ile bilinen Cézanne için Picasso şunları söyler “O benim tek ustamdı! Onun resimleri üzerinde yıllarca çalıştım ben, o bizim babamız gibiydi.” 11. Claude Monet 1840 – 1926 Gün Doğumu, Saint-Lazare Garı, Gelincikler, Nilüferler ve Argenteuil peyzajları ile tanınan Monet, İzlenimciliğe Empresyonizm uluslararası saygınlık kazandıran, bu akımın yaygınlaşmasını ve kuramsal açıdan temellendirilmesinin baş temsilcisi olmuştur. Yaşamı boyunca bu akıma bağlı kalmıştır. 12. Pierre-Auguste Renoir 1841 – 1919 Tekne Gezisinde Öğle Yemeği, İki Kızkardeş Terasta, Loca, Banyo Yapan Kadınlar gibi eserlerin yaratıcısı, Fransız Empresyonizmi’nin en fazla tanınan sanatçılarından Renoir, önceleri güncel yaşam sahnelerine, daha sonra ise portre ve figürlü kompozisyonlara odaklanır. 13. Mary Cassatt 1844 – 1926 Locada, Banyo, Bir Bardak Çay resimleriyle tanınan Mary Cassatt genellikle kadınların sosyal ve özel yaşamlarını betimlemiş, özellikle anneler ile çocuklar arasındaki yakın bağı resmetmiştir. Japon ve İran sanatından aldığı süsleme öğeleriyle bütünleştirdiği izlenimci bir üsluba sahiptir. 14. Paul Gauguin 1848 – 1903 Van Gogh Ayçiçekleri Çalışırken, Sarı İsa, Nereden Geliyoruz? Neyiz? Nereye Gidiyoruz?, Benimle Ne zaman Evleneceksin? gibi başyapıtlarıyla ve çalkantılı yaşamıyla Fransız Post-Empresyonist akımının önemli temsilcisi Paul Gauguin için, önceleri hobi olan resim sanatı zamanla tutkuya dönüşmüştür. 15. Vincent Van Gogh 1853 – 1890 Yıldızlı Gece, Patates Yiyenler, Ayçiçekleri, Yatak Odası, Kulağı Sarılı ve Pipolu Otoportre gibi birçok başyapıta imza atan Post-Empresyonizm akımı içinde yer alan Van Gogh, olgun üslubu koyu renkler ve impasto boyanın kalın uygulanması ve fırçanın izinin tuvalde kalması doku oluşturan fırça darbeleri ile dikkat çeker. Üslup yenilikleri ve sanatta gerçekliğin yeniden üretilmesi değil, kişisel bir ifade aracı olarak yaklaşımı, daha sonra Fovizm ve Dışavurumculuk üzerinde etkili olacaktır. 16. Edvard Munch 1863 – 1944 Çığlık, Hasta Çocuk, Hasta Odasında Ölüm gibi eserleriyle bilinen Dışavurumculuk Ekspresyonizm akımının en önemli temsilcilerinden Norveçli Edvard Munch, eserlerinde ruhsal ve duygusal konuları betimlemiştir. 17. Gustav Klimt 1862 – 1918 Öpücük, Adele Bloch-Bauer’in Portresi, Ölüm ve Yaşam, Beethoven Frizi, Danae gibi başyapıtlarıyla tanınan Gustav Klimt, Avusturya simgeciliğinin kurucularından ve Viyana Art Nouveau akımının önderlerindendir. Yapıtları romantik bir erotizme sahiptir. 18. Henri de Toulouse-Lautrec 1864 – 1901 Moulin Rouge’de Dans, Fernando Sirki’nde At Terbiyesi, Moulins Caddesi’ndeki Salon, Yatakta gibi eserleriyle bilinen Post-Empresyonizm ressamlarından Henri de Toulouse-Lautrec, izlenimciliğin canlı renkleri yanında, figürün ön planda olduğu gelenekselin dışına çıkan konu anlayışı ile eserlerine 19. yüzyıl Paris’inin bohem hayatını mükemmel bir şekilde yansıtmıştır. 19. Diego Rivera 1866 – 1957 Çiçek Satıcısı, Alameda Parkında Düşlerle Baş Başa, Köylü Lideri Zapata gibi tabloları, Frida Kahlo ile yaşadığı fırtınalı ilişkisiyle bilinen, Meksika’nın en ünlü ressamlarından Rivera’nın eserleri, kaba hatlı figürleri, genişletilmiş nesneleri, yalın, anıtsal, cesur karakterleriyle dikkat çeker. Resimleri yanında görkemli duvar resimleri ve freskleri de önemlidir. 20. Wassily Kandinsky 1866 – 1944 Kompozisyon VIII, Kompozisyon X, Kompozisyon VI, Çeşitli Daireler gibi başyapıtlarıyla Kandinsky, bir sanat kuramcısı olarak modern sanatın öncülerden biridir. Kandinsky, rengi nesneden özgürleştirerek 20. yüzyıla damgasını soyut resmin yaratıcısı olarak vurmuştur. 21. Henri Matisse 1869 – 1954 Kırmızı Oda, Dans, Yaşama Sevinci, Yeşil Çizgi gibi eserleriyle bilinen, Fransız Modernizminin eksenini oluşturan isimlerden Henri Matisse, Fovizmin öncü temsilcisi olarak bilinir. Empresyonistlerden, Noktacılardan ve Post-Empresyonist Cézanne ve Gauguin’den etkilenir. Doygun renk paleti, dinamik çizgi, biçimlendirilmemiş form tercihi ile Soyut Ekspresyonistlerin habercisi gibidir. 22. Pablo Picasso 1881 – 1973 Avignonlu Kadınlar, Guernica, Yaşlı Gitarist, Ayna Karşısındaki Kız, Ağlayan Kadın gibi eserleriyle İspanyol sanatçı Picasso, 20. yüzyıl modern sanatın en önemli kişilerinden biridir. O çağlar ötesinden gelen İspanyol resim kültürünü ve dinamizmini, İspanyol kanıyla yoğurarak sanatını olgunlaştırmıştır. 23. Amedeo Modigliani 1884 – 1920 Sarı Kazaklı Jeanne Hébuterne, Uzanmış Yatan Çıplak, Jacques ve Berthe Lipchitz, Çello Çalan Adam gibi bilinen eserleriyle, ressam, desen ustası, heykeltraş Modigliani’nin eşsiz zarif üslubuyla oluşturduğu yapıtlarının tamamı çıplak kadın, portre ve bazı heykellerden oluşur. Çok az peyzaj ve natürmort yaptığı bilinir. En belirgin esin kaynakları arkaik Yunan, Mısır, Afrika’nın primitif sanatları ve Ortaçağ Avrupa sanatı bulunuyordu. Modigliani, sevgililerinin arkadaşlarının, arkadaşlarının eşlerinin ve en çok da ölümünden sonra karnındaki dokuz aylık bebeğiyle kendisini pencereden atıp ölen eşi Jeanne Hébuterne’nin portrelerini yapar. 24. Marc Chagall 1887 – 1985 Doğumgünü, Vitebsk Üzerinde, Kemancı, Gezinti, Gelin, Beyaz Çarmıha Geriliş gibi başyapıtlarıyla tanınan Chagall, Kübizm’in çok yüzeyli form anlayışını, bir yandan Rus ve Yahudi halk sanatından temalar ve motiflerle, bir yandan da Fransız Fovizm’i ve Orfizm’i kaynaklı nesnelerinden bağımsız yoğun renklerle bir araya getirdi. 25. Egon Schiele 1890 – 1918 Ölüm ve Bakire, Bacaklarını Çekerek Oturan Kadın, Siyah Çoraplı Kadın, Kucaklaşma gibi bilinen eserleriyle Avusturyalı Ekspresyonist ressam Egon Schiele, son derece erotik kadın ve erkek resimleri yaparak insan bedenine odaklandı. Müstehcen bulunan resimlerinin yanı sıra, son derece başarılı otoportreler ve portreleri de bulunur. 26. Joan Miró 1893 – 1983 Soytarılar Karnavalı, Güneşin Önündeki Figür ve Kuşlar, Joan Miró’ya Güzelleme, Sürülmüş Tarla gibi resimleriyle tanınan Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró’nun eserlerinde, deforme edilmiş notalar ve yarım aylar, balıklar, basitçe çizilmiş yıldızlar, insanlar, gözler, daire ve üçgenin hakim olduğu geometrik şekillere sıklıkla rastlarız. 27. Tamara de Lempicka 1898 – 1980 Polonyalı ressam Tamara de Lempicka, Art Deco akımını benimsemiştir. Art Deco’nun Kübizm’in popülerleştirilmiş hali olduğunu düşünen Lempicka, çizdiği kadın imajlarında seksi, kendine güvenen, güzel kadınların yanında, kızına ait resimlerde masumiyet ve şefkat gibi duygulara yer verir. 28. René Magritte 1898 – 1967 Aşıklar, İmgelerin İhaneti, Kayıp Jokey, Sahte Ayna, İnsanın Oğlu gibi resimleriyle tanınan Belçikalı ressam René Magritte, bir süre Kübizm ve Fütürizm’den etkilense de, gerçeküstü resmin en önemli temsilcileri arasında yer alır. Sanatçı bütün yapıtlarında yaşamın gizemi ve dünyanın anlamsızlığı üstüne metafizik bir sorgulamaya girişir. Küçük yaşlarda oyun alanı olarak kullandığı mezarlıklar, annesinin intiharıyla yaşadığı duygusal çöküntü onun yaşama bir giz perdesinden bakmasına neden olur. 29. Salvador Dali 1904 – 1989 Ünlü Gerçeküstücü Sürrealizm İspanyol ressam Dali, gerçeküstücülerle arasındaki farkı, “Ben sürrealizmin ta kendisiyim” diyerek açıklar. Resimlerinde hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan, rüya ve bilinçdışı öğeleri birleştiren, hiper-gerçekçi üslubuyla birlikte optik yanılsamalar yaratan Salvador Dali’nin en çok betimlediği kişi, esin perisi ve karısı Gala’dır. Belleğin Azmi, Yanan Zürafa, Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı, Metamorphosis of Narcissus en bilinen resimlerindendir. 30. Frida Kahlo 1907 – 1954 Frida Kahlo, 20. Yüzyılın en önemli kadın ressamlarındandır. Onun gerçekliği algılama ve ifade etme biçimi, yaratıcı, yenilikçi, radikal, tabu yıkıcı, yeni perspektifler geliştirici ve provokatif şekildedir. Maymunlu Otoportre, Frida ve Diego Rivera, Henry Ford Hastahanesi, Kesik Saçlı Otoportre, Tehuana Olarak Otoportre Düşüncelerimde Diego en bilinen eserleridir. 31. Jackson Pollock 1912 – 1956 Soyut Dışavurumculuk akımının öncüsü Pollock’un eserlerinde rahat ve özgür bir çizgi görülürken, tuvalini yere serip üzerine boya damlatarak çalışırdı. Bu tarz, Action Painting Hareketli resim, eylem resmi, büyük soyutlama olarak adlandırılır. Önemli resimleri arasında Dişi Kurt, Duvar, Numara 1, Totem Dersi II sayılabilir. 32. Andy Warhol 1928 – 1987 Campbell’in Çorba Konserveleri, Elvis I & Elvis II, Turkuaz Marilyn gibi yapıtlarıyla bilinen Andy Warhol, Pop Art denilen popüler sanatın ana temsilcisi olarak kabul edilir. Warhol’un yapıtları Amerikan kitle kültürünü, onun markalı ürünleriyle, ünlülerini yücelttiği gibi eleştirdi de. 33. Fernando Botero 1932 – Kolombiya’nın en önemli ressam ve heykeltıraşlarından Botero, kendi kültürüne ait yoğun yansımalar taşıyan yapıtlarıyla, yüzyılımızın güzellik kavramını sorgularken özgün üslubu ve özyaşam öyküsel göndermeleriyle de dikkat çeker. Da Vinci’nin Mona Lisa’sı, Manet’nin Kırda Öğle Yemeği, Edgar Degas’nın Balerinler’i, Jan Van Eyck’ın Arnolfini’nin Düğünü, Velazquez’in Nedimeler’i bilinen eserleridir.
Jan van Eyck, Amedeo Modigliani, Johannes Vermeer, Salvador Dali başta olmak üzere önemli yabancı ressamların resimlerini ve bu resimlerin analizlerini derledik. Bilinmesi Gereken 20 Yabancı Ressam ve Tabloları isimli yazımıza da göz atmanızı öneriyoruz. 1. Maximilian Kurzweil 1867 – 1916 Erken ve beklenmedik ölümü nedeniyle kısa süren sanat yaşamında, izlenimciliğin etkisindeki manzara resimlerinin yanı sıra, her ne kadar farklı üslupta da çalışmış olsalar da secession akımının diğer sanatçıları Gustav Klimt ve Egon Schiele gibi kadını konu edinmiş, sanatının nesnesi yapmıştır. Kurzweil, Sarı Elbiseli Kadın isimli tablosunda karısı Martha’yı resmeder. Martha’yı ressamın karısı olarak düşündüğümüzde, aralarındaki ilişkiyi gözardı etmek pek kolay değilse de ifadesi ve duruşuyla sadeliğin, zerafetin, kadınsal bir erkin genel bir temsilini sunar bizlere. Zaten isminden de anlaşılacağı gibi, Martha’nın portresi değil, sarı elbiseli bir kadının resmidir bu. Sahip olduğu zarafet ve olgunluk resmin her köşesine yayılmıştır. Hafif yana eğilmiş boynu, ardından usulca dağılmış bir tutam saçı ve göz alıcı elbisesinin düşmüş kol askısı bir yandan kadına dair samimi incelikler sunar, bir yandan da simetrinin hakim olduğu kompozisyona hareket katan küçük ayrıntılar olarak göze çarpar. Bu ayrıntılar, aynı zamanda kadın davetkarlığının savruk izleridir de. İki yana açılan kollar, bu kolların devamı boyunca gözü aşağıya çeken kanepenin formu ve sarı elbisenin bir çiçeğin taç yaprağı gibi açılmış eteği, kompozisyonun bütünündeki denge ve simetriyi sağlayan biçimsel unsurlardır. Bu denge, rengin kullanımında da gözetilmiştir. Sarı renk, sahip olduğu parlaklık değeri ile figürü ön plana çıkarırken, onun bu baskın etkisini dengeleyecek alanlara da ihtiyaç duyar ki, bunu kanepenin yeşili sağlar. Max Kurzweil, Woman In Yellow, 1899 2. Jan van Eyck 1390 – 1441 Arnolfini ve karısının portresi, değişen dünyanın yeni erkinin güç gösterisi olarak okunabilir, ama kelimenin tam anlamıyla olayın arka planında değişen dünyanın yeni sanatçısının kendi gücünü kimliğiyle ortaya koyma çabası da yer alır. Sanatçı kendisini sanatının objesi yapmıştır aslında. Arnolfini’nin Düğünü olarak da bilinen portrede, evlenmekte olan, yeni yeni palazlanan burjuvazi sınıfından Arnolfini ve müstakbel eşi vardır. Giysileri ile de dönemin tipik tarzını yansıtırlar. Başında saflıkla özdeşleştirilen beyaz örtüsü bulunan yeni gelinin karnı dikkati çeker. Kadın hamile olabilir mi? Yoksa şişmanlığı saygının bir belirtisi olarak gören dönemin anlayışının bir ürünü müdür? İlk bakışta gözü cezbedecek bir aykırılık, bakışı şaşırtacak bir tuhaflık görülmez. Resmin hikayesini ayrıntılarda aramak gerekir. Resmin sol kısmı kasvetlidir, karanlıktır. Van Eyck’ın resminde soldaki pencereden gelen ışık her ne kadar adamın tarafında olsa da, adam pencereye, yani ışığa arkasını dönmüştür, koyu renk pelerini ve kocaman şapkasıyla ışığı engeller ve fakat ışık kadının yüzüne yansır. Kompozisyonda yerde duran terlikler evliliğin kutsallığını imlerken, köpek evlilikte olması gereken sadakate gönderme yapar. Bakana göre sol tarafta duran portakallar ise bereketin temsilcisi sayılır. Resmin belge niteliği, arkada duvarda yer alan Johannes de Eyck fuit hic 1434 Jan van Eyck buradaydı yazısıyla pekiştirilir. Ressam, bizzat törene şahitlik etmiştir. Peki yazının tek anlamı bu olabilir mi? Çünkü duvardaki dışbükey aynada Arnolfini, karısı, nikahı kıyan görevli ve elbette ressamın kendisi de vardır. İki farklı biçimde Van Eyck olay sırasında orada olduğunu kanıtlama çabasındadır. Evet, sanatçı kilise ve saray erkinden kurtulmaya başlamıştır, hamisi kendisine daha yakında duran tüccarlardır belki, ama yine de bağımsız değildir, olamamıştır. Van Eyck, belki de her ayrıntısına kadar sahnenin nasıl olması gerektiğini tasarlayarak siparişi veren müşkülpesent Arnolfini’nin inadına kendini resmeder. Jan van Eyck, El Matrimonio Arnolfini, 1434 3. Amedeo Clemente Modigliani 1884 -1920 1895 yılında geçirdiği veremin ardından tifoya yakalanması ve uzun süren tedavi süreci, lise eğitimini yarıda bırakıp resme yönlendirir onu. Üstelik ders aldığı hocası, yeteneğinin çok daha fazlasını yapmaya yettiğine karar verince, Venedik’te Güzel Sanatlar Akademisi’nde alır soluğu. Ardından Paris’e yerleşir ve son hızla Paris’in bohem hayatına dahil olur. Ressam olmaya geldiği bu kentte onu alkol bağımlılığı beklemektedir. Ama bedeni kaldırmaz böyle yaşamı, yeniden arınmak için ailesinin yanına, arındıktan sonra yeniden başlamak için Paris’e döner. Jeanne Hébuterne, 19 yaşında bir akademi öğrencisiyken kesişir yolu Modigliani ile. Bir tanıdıkları aracılığıyla ressama modellik yapmaya başlar. Birlikte çalışmaları bittiğinde beraberlikleri çoktan başlamıştır. Jeanne, bir daha ayrılmaz Modigliani’nin yanından, koyu Katolik ailesinin Yahudi bir sanatçıyla ilişkisine karşı çıkmasına rağmen. O, seçimini yapmıştır, evlenirler. Jeanne Hébuterne’in durumu vazgeçiştir. Resimden vazgeçer, sonra da yaşamdan. Modigliani’nin ölümünden iki gün sonra ikinci çocuğuna hamileyken pencereden atlayarak intihar eder. Ardında tablolardaki izi kalır. Ünlü bir ressamın esin kaynağı olmuştur. Bu uzun ince güzel kadın, Modigliani’nın tablolarında renkler içinde çıkar karşımıza. Amedeo Modigliani, Jeanne Hébuterne With Yellow Sweater, 1919 4. Gerrit van Honthorst 1592 – 1656 İşinde zengin, ünden fakir, Hollandalı bir ressam Gherardo della Notte, gecenin karanlığını en başarılı resmeden sanatçılardan. Yapay ışığın gölgesinde ne varsa olup biten, en iyi tasvirleriyle onun resimlerinde yer alır. Dişçi resminde, tepe ışığı kullanmış. Dişçi garip bir sakinlikle ve yüzünde manasız bir tebessümle elinde kerpeteniyle çalışıyor. Hastanın belki korku belki acıdan gözbebekleri misket kadar, gözleri yuvalarından fırlayacak gibi. Etraftaki insanlar ise diş çekildiğini duyunca elindeki işi gücü bırakıp, hatta bazıları işini gücünü elinde unutup dişçinin yanına gelmişler. Arada daha karanlıkta kalan çocuğun varlığı dikkat çekici, yapay ışıkta en çok onun varlığı tamamlayıcı sanki. Gerrit van Honthorst, The Tooth Puller, 1628 5. Johannes Vermeer 1632 – 1675 “Swann’ın, yaşayan insanlarla müzelerdeki portreler arasında benzerlikler bulma merakı hala sürüyordu, ama daha sabit ve genel bir eğilime dönüşmüştü…” Swann’ların Tarafı, Marcel Proust Marcel Proust, 1908’de geçmişin resmini yapar gibi yazmaya koyulduğu Kayıp Zamanın İzinde adlı büyük yapıtında birçok defa Johannes Vermeer’i roman karakterlerine konu eder. Birincisi, belki de en vurucu olanı, Bergotte adlı yaşlı bir yazar karakterin Flemenk Resimleri sergisinde Vermeer’in Delft Manzarası adlı tablosu ile karşılaştığı, bu tablodaki sarı duvarın küçük aralık yüzeyi ayrıntısını incelerken hastalanıp öldüğü bölümdür. Vermeer’in neredeyse kaligrafik olarak adlandırılabilecek fırça tekniği, ayrıntılardaki tonal çeşitlilik ve konturlardaki yumuşak geçişlilik onun camera obscura günümüz fotoğraf makinelerinin atasıdır. En basit şekliyle bir duvarında küçük bir delik bulunan karartılmış bir odadır kullandığıyla ilgili efsaneleri bize anımsatır. Vermeer’in sadece Sütçü Kadın adlı eserinde değil, aynı zamanda Coğrafya Bilgini ve Astronomi Bilgini adlı resimlerinde de ışığın içeriye tek bir pencereden süzüldüğü karanlık bir oda resmedilmektedir. Vermeer odanın içindeki kesin ve belirgin temsilin akıl ve anlama yetimiz tarafından incelenmesiyle olanaklı olacağını bize göstermektedir. Camera obscura, bize içeride yalıtılmış olan bizlerin dışarıdaki dünyanın anlaşılmasında bir engel olmayacağını aksine dışarısı hakkında bilgi edinmenin ön koşulunun öznenin içeride olması ve dünyanın dışarıda kalması olduğunu söyler. Marcel Proust ve Vermeer’in çekildikleri karanlık oda, geçmişi ve dışarıda olan yitik anı barındıran nesneleri tarayarak geçen ışığın içeri süzüldüğü tek kişilik, tek bakışlık bir odadır. Burada yazar, ressam ters görüntüleri düzeltir, bizlere ve etrafımızdaki nesnelere yeni mesafeler kazandırır. Vermeer’in kurgu odasında, süt döken kadının akan sütüyle, önündeki işten de öte hayali ile dondurulduğu, ısrarla elden kaçan ışığın ve anın hapsedildiği bir yüzeyin tek kişilik, tek bakışlık temsili asılıdır. Johannes Vermeer, The Milkmaid, 1660 6. Egon Schiele 1890 – 1918 Schiele’nin Oturan Kadın olarak resimlediği 1917 tarihli çalışmasında, bir dizinin üzerine çenesini dayamış genç bir kadın figürü izleyicinin karşısında durmakta. Kızıl tonlarındaki saçları, üzerindeki canlı yeşil renkteki bol üstlüğü ile bir kontrast oluştururken, öte yandan cüretkar ve yoğun bakışlarının varlığını da buna eklerseniz, figürün izleyici üzerinde nasıl doğrudan bir etki yarattığı üzerine düşünebilirsiniz. Egon Schiele’nin muhalif duruşu her daim başını kanunlarla belaya sokmuştur. Resimlerindeki erotizmden dolayı çokça sıkıntılar çeken Schiele, 28 yıllık yaşamı İspanyol giribinden sonlanana dek, yaklaşık 300 resim ve 3000’den fazla kağıt üzerine çalışma üretmişti. Schiele’nin fazlasıyla cesur ve cüretkar duruşlu karısı Edith Harms, kocasının çektiği hastalığın aynısından mustarip olarak, üç ay kadar sonra sevgilisine kavuşur. Egon Schiele, Seated Woman With Bent Knee, 1917 7. Salvador Dali 1904 – 1989 Dali, bugün bile temsil ettikleriyle marjinalin figürüdür. Her ne kadar ailesi sonradan itiraz edip onu çok kızdırsa da kişisel tarihini yeniden yazacak kadar kendi dünyasına dönük, kendi gerçekliğini yaratan, resimleriyle birlikte kendini de forme eden alışılmadık figürlerdendir. O doğmadan önce ölen ağabeyi Salvador’un adını almanın rahatsızlığını yaşar. Erken yaşta kaybettiği annesinin yerine kız kardeşi Ana Maria’yı koyar. Ana Maria, onun sadece kız kardeşi ve anne figürü değil, aynı zamanda resimlerinin modelidir. 1923 tarihli Kızkardeşimin Portresi adlı çalışmasında Ana Maria’yı bir iskambil kâğıdındaki figürlere gönderme yaparak resmetmiştir. Salvador Dali, Portrait of My Sister, 1923 8. André Derain 1880 – 1954 “Fovizm her şey değildir; yalnızca her şeyin başlangıcıdır” diyen Henri Matisse ve arkadaşı André Derain’in fovizm serüveni 1905 yazında, Fransa’nın Akdeniz’e dokunan kıyı kasabası olan Collioure’de başlamıştı. Baharda Collioure’ye gelen Matisse’ye, yazın ortalarına doğru Derain de katılmış; iki ressam, yaz boyunca birlikte çalışarak 90’a yakın resme imza atmıştı. İlerleyen dönemde, özellikle Alman dışavurumculuğu üzerinden, modern sanatın gidişatında kalıcı bir etki yaratacak olan bu çalışmalar fovizm adı altında ele alınacaktı. Kendilerini fovist fauvist olarak adlandıran Matisse ve Derain’in kendileri değildi. Dönemin eleştirmenlerinden Louis Vauxcelles, resim sanatının teamüllerini görmezden gelen, olabildiğince koyu, canlı ve göz alıcı renk kullanımını eleştirmek üzere Matisse, Derain ve arkadaşlarını les Fauves vahşi yırtıcılar olarak çağırmış ve bu ad sanatçıların üzerine yapışıp kalmıştı. Tuvalin yüzeyine yayılan canlı ve koyu renkler dış dünyanın salt birer izlenimi olmakla yetinmiyor, ressamın duygularını da haykırıyorlardı. Derain, renkleri dinamit çubuklarına benzetmişti. İşte fovist bir portre olan Dansçı adlı resim, ışık ve gölge arasındaki sınırları yıkan kalın fırça darbeleriyle, renkleri birer dinamit gibi kullanan André Derain’in çalışmalarından biridir. Fovist bir resmin en temel öğesi olan güçlü ve canlı renk kullanımı kadraja, dansçının bacaklarına ve saçlarına denk gelen mavi ve turuncu renkleriyle yansıtılmıştır. Nitekim aynı renkler ve kullanıldığı alanlar, resmin içinde de en çarpıcı öğeler olarak öne çıkmaktadır. Öyle ki figürün durgun haline ve ifadesiz yüzüne karşılık, resimdeki duygusal yoğunluk, özellikle mavi ve turuncunun koyu tonlarında kullanımıyla verilmiştir. André Derain, The Dancer, 1906 9. Max Beckmann 1884 – 1950 Her zamanki karamsar dünya görüşü ve egosantrik görünümüyle Max Beckmann’ın ta kendisi karşımızda. Cüretkar, güçlü ve şık… İzleyicisine direkt bakan bir bakışa sahip. 1927 yılında Max Beckmann bu otoportreyi resimlediğinde gücünün doruğundaydı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında daha ifadesel bir üslup edinen sanatçı, önemli bir ressam olarak yüksek basamaklara böyle uzanacaktı. Entelektüel bir ressam ve felsefe konusunda eğitimli bir isim olarak figüratif resmin gücüne inandı. Sıklıkla koyu renkleri ve deforme edilmiş biçimleri kullanarak, bu karamsar ifade ve ifadeselliği yakalamıştı. Bu resimde, sanatçıların da sosyal elitin bir parçası olmaları gerektiklerine olan inancını yansıtmakta. Max Beckmann, Self-Portrait, 1927 10. El Greco 1541 – 1614 Sanat yaşamına Bizans usulü dini resimlerle başlayan El Greco, gençlik yıllarında maniyerizmle özdeşleşen eserler üretmiştir. Maniyerizm yaklaşık 1520-1580 tarihleri arasında ortaya çıkmış olan bir sanat üslubudur. Rönesans’ın getirmiş olduğu yetkinliğe bir karşı çıkıştır. 1585-1590 yıllarında tamamlanan Maria Magdalena’nın Kefareti tablosunda, ressam maniyerizm akımının düzensiz ışık, uzun figürler, yapay görünüm ve derinlik eksikliği gibi özelliklerini açıkça yansıtmıştır. Bugün ekspresyonizm ve kübizmin öncellerinden sayılan El Greco, 1595’ten itibaren tarzını değiştirmiş ve figürü gerçekçi çizmeyi reddetmiştir. Zaman içerisinde güzellik onun için farklı bir anlam ifade eder olmuştur. Modellerinin karakter özelliklerini kuvvetlendirip abartarak, onlara olağanüstü güçler ve ifadeler kazandırmıştır. Çoğu zaman kadınların güzelliğini, kuvvet ve gizemle, hatta abartarak ürkütücü bir duruşla bütünleştirmiştir. Bu tutumunu “Hangi bakış açısından olursa olsun, iyi orantılanmış, güzel bir kadın görmekten mutlu olamayacağım, söylemek istediğim, amaç sadece onun güzelliğini bozmak değil, ne kadar abartılı, görselliğin kurallarına göre ölçüde yükseltilmiş, ama daha fazla güzelliğiyle var olmadan ve aslında, canavarsı hale gelmesi” ifadesinde de belirtmektedir. Maria Magdalena’nın, ölüme bakan gözleri, üzgün bir şekilde yana düşen başı, pürüzsüz cildi ve gençliği ile oluşturduğu figür, El Greco’nun yıllar sonrasında çizmeyi bıraktığı bir kadın figürü olmuştur. Tabloda umudu simgeleyen sarmaşık, İsa heykeliyle anlatılan savaşçının kuvveti ve kafatasıyla sembolize edilen ölümdür. El Greco da zaman içerisinde bu sembolleri, portresini çizdiği modelin bakışlarına taşımıştır. El Greco, Magdalena Penitente, 1585-1590 Kaynak Sanat Objesi Olarak Sanatçı, Yapı Kredi Yayınları, Proje Küratör Nilgün Yüksel
Dünya sanat tarihi duvara, tuvale ya da bambaşka bir materyale çizdikleri unutulmaz eserlerle hatırlanan sayısız ressamla dolu. Bunlardan bazılarının kıymeti yaşarken, bazılarınınki ise öldükten yüzlerce yıl sonra bilindi. Gelin dünyaca ünlü ressamlardan bazılarına yakından bakalım ve en ünlü eserlerini görelim. Şüphesiz sanat denilince pek çok kişinin aklına ilk olarak resim gelecektir. Haklısınız çünkü iyi bir resim bazen ciltlerce romanın anlattığı hikayeyi yalnızca birkaç basit çizgi üzerinden anlatabilir ve bir kişinin önünde saatlerde düşünmesine neden olabilir. Dünya sanat tarihinde verdikleri eserlerle gönlümüzü kazanan ve adlarını tarihe altın harflerle yazdıran sayısız ressam var. TimeOut internet sitesinde Will Gleason tarafından hazırlanan içerikte tüm zamanların en iyi ressamlarından söz ediliyor. Biliyoruz, bu tür listeler genelde herkesi memnun edemez çünkü herkesin favorisi ressamı farklıdır. Ancak bu eserlere bakarken benim sevdiğim nerede diye düşünmek yerine ilham almaya ve çok daha fazlasını öğrenmeye odaklanın. İşte dünyaca ünlü ressamlardan bazıları ve en ünlü eserleri. Tüm zamanların en iyi ressamları ve en ünlü tabloları Bir ressamdan çok daha fazlası Leonardo da Vinci 1452 - 1519 yılları arasında yaşamış olan İtalyan Leonardo da Vinci için ressam demek az kalır. Rönesans döneminin önemli ismi aynı zamanda bir filozof, astronom, mimar, mühendis, mucit, matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltraş, botanist, jeolog, kartograf ve yazardır. Bazı eserleri bugün bile gizemini korumaktadır. En ünlü resimleri Mona Lisa Son Akşam Yemeği Vitruvius Adamı Davut heykeli ile biliyoruz Michelangelo 1475 - 1564 yılları arasında yaşamış olan İtalyan Michelangelo, Rönesans döneminin en önemli ressam, heykeltraş, mimar ve şairlerindendir. Resimleri her ne kadar kendine hayran bıraksa da en ünlü eserlerinden bir tanesi Davut keykelidir. Kendisi Sistina Şapeli’nin tavan resimlerini de yapmış ve 4 yıllık bir çalışma sonucunda benzersiz bir eser ortaya çıkarmıştır. En ünlü resimleri Adem'in Yaratılışı Pietà Kıyamet Günü Işığın ve gölgelerin ressamı Rembrandt 1606 - 1669 yılları arasında yaşamış olan Rembrandt, tam adıyla Rembrandt Harmenszoon van Rijn; Hollanda sanatının en önemli ressamlarından bir tanesidir. Işığın ve gölgelerin ressamı olarak anılan Rembrandt, Hollanda Altın Çağında yaşamış ve ülkenin bilimde, ticarette ve sanatta kendini geliştirdiği bu dönemde kendi otoportresi de dahil pek çok önemli esere imza atmıştır. En ünlü resimleri Danae Jacob de Gheyn III Dr. Nicolaes Tulp'un Anatomi Dersi Belşazzar'ın Ziyafeti Gece Devriyesi Borç içinde öldü Johannes Vermeer 1632 - 1675 yılları arasında yaşamış olan Hollandalı Johannes Vermeer, barok resim sanatının en önemli eserlerine imza atmıştır. Genel olarak eserlerinde ev içi günlük hayatı betimler. Öldüğü zaman eşi ve çocuklarına büyük bir borç bırakmıştır. Bunun nedeni hayatı boyunca çok az tablo üretmesidir. Yine de sayıca az olan bu resimler, bir türün en değerli örnekleri olarak kabul edilirler. En ünlü resimleri İnci Küpeli Kız Christ in the House of Martha and Mary Açık Pencere Önünde Mektup Okuyan Kız Young Woman with a Water Pitcher Sonradan kendini eğlenceye verdi Jean-Antoine Watteau 1684 - 1721 yılları arasında yaşamış olan Fransız ressam Jean-Antoine Watteau, sanatının ilk yıllarında sokaktaki sıradan insanın günlük hayatını betimliyordu. Sonraki yıllarda ürettiği eserler, kır eğlenceleri ve şenlikleri üzerinedir. Sonraki eserlerinde farklı temaları işlemesinin nedeni o dönem tiyatrodan ve Venedikli ressamlardan etkilenmesi olarak yorumlanır. En kalabalık tablolarında bile bireysel insan duygularını başarılı bir şekilde aktarmayı başarmıştır. En ünlü resimleri Le Pèlerinage à l'île de Cythère L'Enseigne de Gersaint La Boudeuse La Surprise Egzotik bir tutku ile eskinin ruhu Eugene Delacroix 1798 - 1863 yılları arasında yaşamış olan Fransız Eugene Delacroix, Fransa’nın en önemli romantik ressamlarından biri olarak kabul edilir. Dönemin empresyonist ve sembolistlerini de etkilediği bilinen Eugene Delacroix, eserlerinde güçlü fırça darbelerine, renklerin optik etkilerine ve egzotik bir tutkuya yer vermiştir. Eserlerinde eski dönemin ruhu olsa da bunu yeni ve benzersiz bir tarz ile yansıtmıştır. En ünlü resimleri Halka Yol Gösteren Özgürlük Liège Başpiskoposunun Katli Tasso Deliler Hastanesinde Tom O'Shanter'i Cadılar Kovalarken İzlenimciliğin en önemli ismi Claude Monet 1840 - 1926 yılları arasında yaşamış olan Claude Monet, Fransız empresyonist bir ressam olarak bilinir. Resim sanatında devrim bir hareket olan izlenimciliğin en önemli isimlerinden bir tanesidir. Kullandığı fırça darbeleri ile resimlerinde özel bir renk ve ışık yaratarak istediği izlenimi aktarmayı başarmıştır. Son yıllarda muzdarip olduğu katarakt rahatsızlığı nedeniyle resimlerinde kırmızı tonları ağır basmıştır. En ünlü resimleri İzlenim Gün Doğumu Gezinti Argenteuil Köprüsü Weeping Willow Nokta sanatını geliştirdi Georges Seurat 1859 - 1891 yılları arasında yaşamış olan Fransız ressam Georges Seurat, akademik resim geleneğine bağlı bir isim olarak bilinir. Kendisi ard izlenimci ve noktacı yani pointillist bir ressam olarak tanımlanır. Georges Seurat tarafından geliştirilen noktacılık sanatında zıt renklerdeki noktalar yan yana koyulur. Seurat, bir mozaik gibi işlenen resimdeki noktaların beynimizde birleşeceğine bir bütünlük oluşturacağına inanıyordu. En ünlü resimleri Grande Jatte Adası'nda Bir Pazar Öğleden Sonrası Asnières'de Yıkananlar The English Channel at Grandcamp A Corner of the Harbor of Honfleur Binlerce esere imza attı Vincent van Gogh 1853 -1890 yılları arasında yaşamış olan Hollandalı ressam Vincent van Gogh, ard izlenimci bir ressam olarak tanımlanır. Sanat tarihinin en ünlü isimlerinden biridir. Yaklaşık 10 yıllık bir sürede 860’ı yağlı boya olmak üzere 2100’den fazla eser üretmiştir. Modern sanatın temellerini oluşturan renkler kullanan Vincent van Gogh manzara, natürmort, portre ve otoportrelere imza atmıştır. Eserlerinin büyük bölümünü ölmeden önceki son iki yılda yapmıştır. En ünlü resimleri Yıldızlı Gece Ayçiçekleri Arles'daki Yatak Odası Dr. Gachet'nin Portresi Keder Ruhsal ve duygusal konuların ressamı Edvard Munch 1863 - 1944 yılları arasında yaşamış olan Norveçli ressam Edvard Munch, ekspresyonist bir ressam olarak tanımlanır. Ruhsal ve duygusal konuları işlediği eserleri ile tanınan Edvard Munch, aynı zamanda Alman dışavurumculuk akımının gelişiminde büyük rol sahibidir. En ünlü eseri olan Çığlık’ta hayat, aşk, korku, ölüm ve melankoli konularını başarılı bir şekilde işlemiştir. Bu resminin pek çok farklı versiyonu vardır. En ünlü resimleri Çığlık Madonna Ayrılık Vampir Dünya sanat tarihinde unutulmaz izler bırakmış en ünlü ressamlardan bazılarını ve en ünlü eserlerini listeleyerek bu isimler hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Elbette bu liste çok daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz isimleri yorumlarda paylaşabilirsiniz.
İsimleri bir kalite işaretidir ve sanat dünyasından uzak olanlar için bile tanıdıktır. Her biri Ünlü ressamlar Zamanının özel bir fenomeniydi. Kimisi öncü rolündedir, kimisi gizemiyle cezbeder, kimisi bambaşka bir gerçekçilikle şaşırtır. Indeks1 Ünlü Albrecht Paul Michelangelo Edouard Michelangelo Merisi ve Paul Diego Auguste Jan Henri Frida Edvard Claude René Anders Rembrandt van Leonardo da Sandro Joaquin Sorolla ve Andy Vincent Van Jheronimus van Aken – Hieronymus Paul Raphael sanzio Francisco de Giotto di Gustave Salvador İvan Henri de Marc Paul Vasily Eugène Jackson Kazimir Malevich Jean-François John Singer Sargent Sanatçılar, toplumla halka açık bir şekilde görüntülerin ve görsel formların dilinde konuşabilen kişilerdir. Ancak popülaritesi ve alaka düzeyi tek başına yeteneğe bağlı görünmüyor. Tarihin en ünlü ressamları kimlerdi? Albrecht Dürer Alman ressam Albrecht Dürer Albrecht Dürer, merkezi perspektife ilk yaklaşanlardan biriydi ve resimleri için Tesbih Festivali gibi oldukça şematik bir görüntü yapısı ve sembolik temsiller seçti. Kendi portresi dünyaca ünlüdür. Paltosunun parıldayan bukleleri ve kumaş yanılsaması bugün hala milyonlarca insanı şaşırtıyor. Resme ek olarak, Genç Tavşan gibi çok sayıda doğa çizimi ve suluboya yaptı. Bununla birlikte, bir sanatçı olarak atılımını, Avrupa çapında kitap illüstrasyonları olarak dağıtılan gravürlerine ve bakır gravürlerine borçludur. Paul Gauguin Paul Gauguin 1848'de Paris'te doğdu. En egzotik ünlü Fransız ressamlarından biridir. Ölümüne kadar kalacağı Fransız Polinezyası'na göç etmeden önce Pont-Aven okulunun en büyük ressamlarından biriydi. Tarzında izlenimcilik ve Japon baskı resimlerinden esinlenmiştir ve büyük resimleri artık Musée d'Orsay gibi büyük müzelerde sergilenmektedir. Ünlü ressam 1903'te Markiz Adaları'nda öldü. Miguel Angel buonarrotti Michelangelo veya aslında Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, 1475'te Caprese'de doğdu ve 1564'te Roma'da öldü. Bu dönemi şekillendirmiş olmasına rağmen, İtalyan Yüksek Rönesansının bir parçası olarak kabul edilir. Sanatçı, özellikle dini eserleriyle, özellikle de Sistine Şapeli'nin tavanına yaptığı resimle tanınmaktadır. Daha sonra, tekniği ve üslubu yeniden ele alınmakta ve böylece tavırcılığın başlangıcına yol açmaktadır. Rönesans döneminde sonsuz lanet yerine yaratılışın güzelliği ön plana çıktı. Hayatı boyunca tanınan Miguel Ángel Buonarroti de kendini buna adadı. Anatomik bilgiyi mükemmellik sevgisiyle birleştirdi. Papa, Roma'daki Sistine Şapeli için dünyanın yaratılışını gösteren devasa bir tavan resmini görevlendirdi. Muhtemelen dünyadaki en ünlü motif, Adem'in Tanrı'nın parmaklarının dokunuşuyla hayat bulduğu Adem'in Yaratılışı'dır. Michelangelo da sert mermer blokları hayata geçirebilen bir heykeltıraş olarak aynı şeyi yapmayı başardı. Dev Goliath'a kıvırcık alnını sunan cesur görünüşlü genç David gibi. Leonardo da Vinci'ye rakip olan Michelangelo, heykel, resim ve şiirdeki becerileri nedeniyle de bir Rönesans adamı olarak kabul edildi. Batı sanatının gelişimine etkisi ve katkısı şimdiye kadar benzersizdir. Edouard Manet Onun ünlü tablosu "Çimenlerde Kahvaltı" bugün tüm dünyada tanınmaktadır. Edouard Manet'in babası aslında onun hukuk okumasını istedi ama Manet reddetti ve Thomas Couture ile resim okumaya başladı. Her şeyden önce boyamayı seçtiği motiflerle Empresyonist harekette standardı belirliyor portreler, manzaralar, natürmortlar veya Paris hayatı. Etrafını entelektüellerle Émile Zola veya Charles Baudelaire gibi çevrelese de, çağdaşları onu uzun süre eleştirdi. Gerçek bir sanatçının yoluna yakışan yaratıcı yolu en basit değildi resimleri tartışmalara ve skandallara neden oldu, 1860'larda Outcast Salonu'nda sergilendi. Paris'teki resmi Salon'a kabul edilmeyen sanatçılar için alternatif bir sergiydi. Halkı şok eden eseri Olympia'nın kaderi buydu. Tuvalin kahramanının izleyiciye böyle bir meydan okumayla baktığını ve sanki bu elinde bir çanta varmış gibi sol elini tuttuğunu ve kadının kendisi hakkında ne düşündüklerini derinden umursamadığını yazdılar. Görüntü çok düz ve arsası kaba olarak kabul edildi. Yüz elli yıl sonra bu tuvalin dünyanın en tanınmışlarından biri olacağını kim bilebilirdi. Michelangelo Merisi ve Caravaggio İtalyan barok sanatçısı Caravaggio, şüphesiz tüm zamanların en ünlü ressamlarından biridir. Aziz Matta'nın mesleği gibi başyapıtları, güçlü aydınlık/karanlık karşıtlıkları ile karakterize edilir ve genellikle dini veya alegorik sahneleri temalaştırır, aynı zamanda oldukça acımasızdır İsa'nın kırbaçlanmasından, kararlı bir şekilde Holofernes'in kafasını kesen Judith'e kadar. . Eşit derecede yetenekli ancak daha az tanınan ressam Artemisia Lomi Gentileschi gibi birçok halef buldu. Güzel ideal tarafından yönlendirilen Rönesans sanatçılarının geleneğinden ayrıldı. Modelleri nedime değil, protestocular ve kirli ayaklı sarhoşlardı. Bu yeni tarz kışkırtıcıydı ve büyük beğeni topladı. Çok sayıda sanatçı ondan ilham alıyor belirtildiği gibi, Rembrandt da, bu yüzden ondan adını taşıyan kendine özgü bir üslup ortaya çıkıyor Caravaggism. Bazen çok gerçekçi olan resimleri, çağdaşlarını ve gelecek nesilleri şekillendirdi. Paul Cézanne Paul Cézanne 1839-1906, kariyerine bankacı olarak başlamasına rağmen, birçok kişi tarafından modern resmin babası olarak bilinir. Nihayet Paris'te ressam olarak yeteneği ön plana çıkar ve sanat dünyasında kendine yer arar. Paul Cézanne, çocukluğunu geçirdiği Aix-en-Provence'ın manzara resimleriyle tanınır. Aslen Aix-en-Provence'lı olan Paul Cézanne, en büyük modern sanatçılardan biri olarak öne çıkıyor. Sanatı, XNUMX. yüzyılın daha geleneksel stilleri ile XNUMX. yüzyılın daha avangard stilleri arasındaki bağlantıyı kurar. Post-empresyonist hareketin bir parçası olarak kendi tarzını geliştirdi ve birçok çağdaş sanatçının yanı sıra sonraki hareketlerin gelişimini etkiledi. Resimli temsile yaklaşımı, bir dizi büyük doluluk yaratmak için nesnelerin düzlemlerini birleştirmeyi içeren yapıcı bir yönteme dayanmaktadır. Onun fikri daha sonra Picasso ve Braque tarafından ele alınacaktı. Cézanne, nesneleri bir dizi şekil olarak görmek için başvuran Fransız İzlenimci ressamlardan ilham aldı. Hem eserinin görsel algısına hem de ele alınan konuya bağlı kalır. Sanatçı aynı konuyu birkaç kez elma, portakal, dağ boyayarak tekniğini mükemmelleştirmeyi başarır. Nesnelerin farklı yönlerinin nasıl öne çıktığını gözlemleyerek ışığın ve perspektifin etkilerini inceleyin. Bunlar, nesnelerin geometrik bileşenlerini ortaya çıkaran renk düzlemleriyle yeniden üretilir. Ressam, soyutlama oyunu aracılığıyla biçimi ayrıştırarak, nesnelerin mekandaki konfigürasyonlarıyla ilişkili olarak deneyimlediği değişimi yakalamaya çalışır. Cézanne'ın konuyu ve aracı olan sanatçıyı ele alış biçimindeki devrimci fikirleri dışavurumcuları, kübistleri ve hatta fütüristleri etkileyecektir. Diego Velazquez Las Meninas, sanat tarihinin en ünlü görüntülerinden biri ve Velázquez'in başyapıtı. Diego Velázquez, IV. Philip'in kızını bakireleriyle birlikte resmetti ve İspanyol kraliyet ailesinin saray ressamı olarak resmin kenarında kendini ölümsüzleştirdi. Papa'yı tanıştırdı ve hatta saray cücelerine biraz saygınlık kazandırdı. Breda'nın Teslimi adlı oyununda bile diplomatik beceri sergiledi. İspanyol birliklerinin Hollanda üzerindeki zaferi yerine, şehrin anahtarlarının dostane bir şekilde teslim edildiğini gösteriyor. Kompozisyonlarında, bir atın sırtının, sanki olay yerine tanıkmış gibi izleyiciye doğru uzatıldığı da olabilir. Bu, daha çok The Spinners olarak bilinen The Fable of Arachne adlı tablosundaki çıkrığın enstantane fotoğrafında özellikle güzel bir şekilde görülebilir. Auguste Renoir Tam adı Pierre-Auguste Renoir olan Auguste Renoir 1841-1919, XNUMX. yüzyılın sonlarından beri eserleriyle beğeni toplayan bir ressamdır. Başlangıçta Empresyonist harekete atfedilebilir, ancak ondan uzaklaştı ve giderek daha gerçekçi resimler çizdi. Nüler, portreler, manzaralar ve hatta natürmortlar Renoir, kendini hiç ara vermeyen, başarılı ve çok yönlü bir ressamdır. Hayatının son yıllarında şiddetli romatizmaya yakalanıp vücudunun pek çok yerini hareket ettiremez hale geldiğinde bile fırçalarını bileklerine bağlayarak resim yapmaya devam etti. Fransız sanatçı, kadın şehvetli tasvirleri ve güzellik kültüyle tanınmaktadır. En ünlü eserlerinden biri, tipik Empresyonist tarzda, şehir sakinlerinin içki içebileceği, dans edebileceği, sohbet edebileceği ve Paris'te bir Pazar gecesinde bir açık hava partisinin özünü yakalayan Moulin de la Galette'de Dans 1876 'dır. iyi eğlenceler. Daha sonraki çalışmaları geleneksel temaları, portreleri veya figüratif kompozisyonları tercih eder. Bu değişikliklere rağmen, Renoir nü temsiline sadık kalıyor. Kadınlığa çok şehvetli yaklaşımı Rubens'ten ilham alıyor. Kariyerinin sonu, oldukça üretken bir kadın çıplak üretimiyle işaretlenecek. Tema değişikliği, bir stil değişikliğine yanıt verir. Jan Vermeer Altın Çağ olarak adlandırılan 2003. yüzyılda, sanat ticareti Hollanda'nın kuzeyinde gelişti. Rembrandt, Van Delft ve Jan Vermeer Johannes Vermeer gibi ressamlar popüler portre ressamları oldular. İkincisi, inci küpeli kızıyla izleyicilerini şaşırtmayı başardı. XNUMX yılında, gizemli portresine dayanan bir film bile yayınlandı. Şarap içen beyler ve hanımlar ya da çok tartışılan resim alegorisi gibi görüntüler, günümüzde giyim ve insan dünyası hakkında tarihi tanıklıklar olarak görülebilir. Bu sadece açık ve parlak renklerle ilgili değil, her şeyden önce günlük yaşamda ayrıntılara ve odaklanmaya yönelik gözle ilgili. Tarihsel olaylar, görüntüyü normal insanlarla, zanaatkarlarla, hizmetçilerle, hatta sarhoşlarla paylaşmak zorunda kaldı. Jan Vermeer, düşük gelirli evlerin ve orta sınıf yaşamının iç mekanlarını tasvir etme konusunda uzmanlaşmış bir başka Hollandalı ressamdı. Yaşamı boyunca tanınmasa da eseri 1860 yılında yeniden keşfedildi. Daha sonra bazı resimleri yanlışlıkla başka sanatçılara atfedildi, ancak sanat araştırmacıları ve tarihçilerin özenli çalışmaları sayesinde kısa sürede gerçek yazar tespit edildi. Bugüne kadar, Vermeer'in fırçasına ait bilinen otuz dört eser. Resimlerinin en ünlüsü "İnci Küpeli Kız" 1665. Tablo, garip kıyafetler giymiş bir kızın uyanık ve endişeli görünümünün yanı sıra genellikle inci olarak kabul edilen büyük, parlak bir küpeyi çekiyor. Henri Matisse Henri Matisse, 1869'da Fransa'nın güneyinde doğdu. Aslında, ebeveyn çiftliğini devralması gerekiyordu, ancak Matisse Paris'te hukuk okumaya karar verdi. 1889'da kısa bir süre hukuk asistanı olarak çalıştı ve aynı zamanda École Quentin de la Cour'da sabah erkenden çizim dersleri aldı. 1890'da gerçekten resim yapmaya başladı ve École des Beaux-Arts'taki giriş sınavına hazırlanmak istedi, ancak geçemedi. Matisse, 1905 yazını André Derain ile birlikte geçirdi ve birlikte sanat tarihine Fovizm olarak geçecek yeni bir tarz geliştirdiler. Frida Kahlo Sanatçı olarak çalışan kadınlar, daha eski ders kitaplarında çoğunlukla kenar figürlerdir. Erkek alanına giren kişi Frida Kahlo'dur. Meksikalı, canlı ve renkli otoportreleriyle tanınır. Görüntüleri, acı ve irade hakkında tutkulu ve duygusal bir şekilde konuşuyor. Travmatik deneyimlerini, kocası Diego Rivera ile yaşadığı ciddi otobüs kazasını El pilar roto, düşüklerini ve kalp ağrısını Las dos Fridas resimlerine işlemiştir. Feministler, kadınsı deneyimlerini tasvir ettikleri için onları kutlarlar. Menşe ülkesinde, yerel kültürü Avrupa'ya getiren bir simgedir. Orada André Breton çevresindeki sürrealist grup arasında büyük bir hayranlık buldu. En ünlü eserlerinden bazıları, Dikenli Kolyeli ve Sinek Kuşlu Otoportre'dir 1940. En çok onun sembolizmi özgürce kullanmasının bir örneği olarak dikkate değerdir. Çivili yaka ve cansız sinek kuşu, onun içindeki ıstırabı simgelemiş olabilir. Edvard Munch Edvard Munch, 1863'te Loten, Hedmark, Norveç'te doğdu ve 1944'te Oslo'da öldü. Ünlü modern ressamlardan biridir ve modern sanat çağında dışavurumcu resim yönünün öncüsü olarak kabul edilir. XNUMX. yüzyıl sembolizminden büyük ölçüde etkilenen psikolojik temaları ve nüansları ile tanınır. Çalışmaları, XNUMX. yüzyılın başlarında Alman Dışavurumculuğunu büyük ölçüde etkiledi. Sanatçı Edvard Munch, sanat dünyasının dışında öncelikle "Çığlık" adlı tablosuyla tanınmaktadır. Ancak aslında aynı motifi betimleyen bir dizi farklı görüntüdür. Çığlık 1893-1910, iki farklı versiyonda dört ayrı versiyona sahiptir yağlı ve pastel. Tablo dikkat çekici derecede acı verici ve sade, ancak yine de zevkli bir renkte ve parlak turuncu bir arka plana karşı çok sade bir yüzle, taşlaşmış duygularla tasvir Munch bir gece eve yürüdükten ve arkasını döndükten sonra boyandı kırmızı gün batımı. onu şaşırttığını gördü. Munch'un dönüş yolu, mezbahadan ve sanatçının kız kardeşinin kaldığı akıl hastası hastanesinden geçiyordu. Çağdaşlar, hastaların iniltilerinin ve ölü hayvanların çığlıklarının dayanılmaz olduğunu yazdı. Çığlık'ın XNUMX. yüzyıl sanatı için yalnızlık, umutsuzluk ve varoluşsal kabus motifleriyle dolu bir tür kehanet haline geldiğine inanılıyor. Edvard Munch'un "Çığlık" imgesi veya motifi, örneğin muhtemelen iyi bilinen "Çığlık" film serisinin maskesi için birçok kez kullanıldı. Sonuç olarak, muhtemelen bugün sanatçının kendisinden daha iyi bilinen çeşitli teşhir ürünleri de var. Claude Monet Renoir, Degas, Cezanne, Manet, Pissarro ve hepsinden önemlisi Monet dünyanın ünlü ressamları arasındadır. Monet'nin izlenimci sanatsal tarzı, adını on dokuzuncu yüzyılın başlarındaki "İzlenimcilik" olarak adlandırılan yeni sanatsal harekete veriyor. Doğal manzaralar, renk ve ışık izlenimleri eserlerinde hep ön plandaydı. Bu aynı zamanda dürtüsel boyama stilini ve dokunuşa benzer boya uygulamasını da etkiledi. Genellikle İzlenimciliğin kurucularından biri olarak anılan Claude Monet, Fransız bir ressam ve Fransız İzlenimci hareketinin en parlak ve yetenekli öncülerinden biriydi. Aslında, "izlenimcilik" terimi, İzlenim, yükselen güneş adlı bir eser sunduktan sonra benimsendi. Monet, İzlenimciliğin en önde gelen temsilcisi olarak kabul edilir. Ana karakterlerin ışık ve renk olduğu, çizgilerin kaybolduğu ve gölgelerin mavi olabileceği hayatı boyunca kendini bu üsluba adadı. Rouen Katedrali, bir nesneye güneş ışınlarıyla bakarsanız nasıl değiştiğini gösterir. Katedral titriyor, ışınlarda yaşıyor. Monet, doğayı değil onun izlenimini iletmek için darbelerle çok deney yaptı ve gerçeği bunda ünlü eseri Les nymphéas Nilüferler iki yüz elli tablodan oluşan bir seridir. Fransız sanatçının Giverny, Fransa'daki evindeki bir bahçeyi temsil ediyor. Bu dizi, sanatçının yaşamının son otuz yılındaki çalışmalarının ana yönüydü. Meşhur nilüferler, kır kahvaltısı ya da Rouen Katedrali manzarası gibi pek çok görüntüyü uzaktan ancak gözünüzdeki tek tek renk noktaları bir görüntüyle sonuçlandığında görebilirsiniz. 1840'ta Paris'te doğdu ve 1926'da Giverny'de öldü. René Magritte René Magritte, günlük dünyaya ilişkin süslü algısını iletmek için ev eşyalarını kullandığı bilinen Belçikalı bir sürrealist ressamdı. Ayrıca izleyiciyi düşündüren, onları gerçeklikle ilgili önyargılı kavramlardan kopmaya teşvik eden eserler yaratmasıyla da tanınıyordu. Bu ilkeye bağlı kalan ünlü eserlerinden biri de “Ceci n'est pas une pipe” Bu bir pipo değildir yazılı bir pipo olan İmgelerin İhaneti 928-1929 adlı eseridir. Ve sadece bir görüntü olduğu için gerçekten bir pipo değil. Gerçek olduğunu bildiğimiz şeyi değiştirme tekniği ve tarzı, tüm işlerinde ve fikirlerinde ortaktı. Edgar Degas Edgar Degas 1834 – 1917 başlangıçta babasının isteği üzerine hukuk okudu, ancak daha sonra büyük aşkına geri döndü resim. Resim yapmayı bir sanat okulundaki resim kursunda değil, Louvre'un büyük eserlerini kopyalayarak öğrendi. Genel bir kural olarak, Empresyonist sanat hareketinin bir parçası olarak sayılır, ancak bu sınıflandırma tartışmalıdır. Bu akımın tüm özelliklerini takip etmez, ancak kendisine bazı avangard özgürlükler tanır. Ressam özellikle portreleri ve dans sahneleriyle tanınır. Pablo Picasso "Herkes Picasso gibi resim yapamaz" çok bilinen bir deyimdir. İspanya'da dünyaya gelen ressam, genç yaşta Paris'e gitmiş ve Matisse ile olan ilişkisi sayesinde Fovizm'e ilgi duymuştur. Bu, saf ve güçlü şekil ve renklerin geri çekilmesi anlamına geliyordu. Bu tür ilk eseri Les Demoiselles d'Avignon bugün dünyaca ünlüdür. İlk başta, arkadaşları bile bunun derin anlamını anlayamadı. İspanyol sanatçı yaratıcı bir hayat sürdü ve daha sonra XNUMX. yüzyılın en etkili ünlü ressamlarından biri oldu. Sadece resim yapmakla kalmadı, aynı zamanda bir heykeltıraş, şair, oyun yazarıydı. Ve tüm bunlar, bir dizi başka aktiviteye ek olarak. Bu ünlü kadın efendisi, yalnızca ilham perilerinin sık değişmesiyle değil, aynı zamanda sanatsal yönlerdeki sık değişiklikle de ünlendi. XNUMX. yüzyılın başında, yüzler yerine egzotik kabilelerin maskelerini boyadığında "Afrika tarzında" birçok eser yarattı, o zaman kübizm ve ayrıca soyutlama ve gerçeküstücülük vardı. Çalışmalarının zirvesine, acıların ve barbarlığın bir sembolü olan savaş tarafından tahrip edilen şehre adanmış Guernica denilebilir. Portrelerde tam yüz ile profili bir araya getirme, nesneleri basit figürlere ayırma, onları şaşırtıcı şekillerde bir araya getirme fikrini ortaya atan Picasso'ydu. Güzel sanatların tüm manzarasını devrimci fikirlerle zenginleştirerek gibi, Guernica'daki İspanyol iç savaşının sansasyonel tasvirleri de dahil olmak üzere, biçim kübizm olarak rengi kullanmaya başladı. 1970'de eser Vietnam Savaşı'na karşı bir protesto için kullanıldı ve Picasso'nun 1949'da Paris'teki Dünya Barış Kongresi için tasarladığı barış güvercini gibi sonsuzluğun izini bıraktı. Tanınmış ressam, yaşamı boyunca dünyaca ünlüydü, ancak ölümünden sonra hak ettiği tanınmayı alamadı. Anders Zorn Anders Zorn, Mora'da doğan İsveçli bir ressam ve oymacıdır. 1875'ten 1880'e kadar İsveç'in Stockholm kentindeki İsveç Kraliyet Sanat Akademisi'nde okudu. 1880'de Anders Zorn, kariyerini başlatan ve birçok komisyona yol açan bir sergi sırasında yas tutan bir çocuğun portresini ortaya çıkardı. Uluslararası başarının tadını çıkarmaya devam etti ve zamanının en beğenilen portre ressamlarından biri oldu. XNUMX. yüzyılın başında, Anders Zorn'un başarısı, John Singer Sargent da dahil olmak üzere, zamanının en ünlü sanatçılarının başarısıyla rekabet etti. Modelleri arasında üç ABD başkanı var Grover Cleveland, William Taft portre bugün hala Beyaz Saray'da ve son olarak Theodore Roosevelt basılı formda. Anders Zorn ayrıca açık havada çıplak resimleri ve canlı su tasvirleriyle ünlüdür. En önemli eserlerinden bazıları Stockholm'deki Ulusal Müze'de Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi görülebilir. Bunların arasında, Aziz John Günü'nün kırsal bir kutlamasının akşam ışığında dansçılar tarafından yapılan bir performans olan Danza de San Juan 1897 vardır. Bu yüzden ünlü Amerikan ressamları arasındadır. Rembrandt van Rijn Rembrandt Harmenszoon van Rijn 1606 – 1669, Barok dönemin Hollandalı sanatçısıdır. XNUMX. yüzyıldaki çalışmaları, Alçak Ülkelerde Altın Çağ'a düştü. Özellikle otoportre serisiyle sanat dünyasına yön verdi. Özellikle Caravaggio'nun resmine özel kontrastlar veren açık ve koyu tablosundan ilham aldı. Çok yönlülüğü nedeniyle, sanat tarihinin en büyük görsel sanatçısı olarak kabul edilir. Çok yönlülüğü, manzara ve portrelerden tarihi olaylara ve İncil sahnelerine kadar her şeyi resmetmesine izin verdi. En popüler eserlerinden biri olan The Night Watch 1642, şimdi Amsterdam'daki Devlet Müzesi'nde. Resmi öne çıkaran özel nitelikleri var boyutu, askeri bir portrede hepimizin ortak özelliği olan hareket oyunu ve ünlü ressamın özellikle hünerli olduğu ışık ve gölge kullanımı. Rembrandt dünyayı olduğu gibi tasvir etti, süsleme veya cila olmadan, ama bunu çok zihinsel olarak yaptı. Rembrandt'ın tuvallerinde, figürlerin altın bir ışıkla aydınlatıldığı bir alacakaranlık vardır. "Yahudi Gelin" adlı tablosundaki karakterlerden de anlaşılacağı gibi, doğallığında güzel. En büyük Hollandalı ressamın kaderi bir sıçrama tahtası gibidir bilinmezlikten zenginliğe ve popülerliğe yükselmek, sadece düşüp yoksulluk içinde ölmek. Çağdaşları onu anlamadı; Rembrandt, hiç moda olmayan insan duygularını ve deneyimlerini temsil etti, ancak bugün dünyanın en ünlü ressamlarından biri. Leonardo da Vinci Leonardo Da Vinci denilince akla doğrudan Mona Lisa gelir. Bugün muhtemelen dünyanın en ünlü portresi. Lisa del Giocondo Giocondo'nun karısı olarak tanımlanan gizemli gülümsemeye sahip kadın, tekrarlanan tartışmaları kışkırtır ve film yapımcılarının hayal gücüne ilham verir. Anatomik çalışmaları ve silah teknolojisi çizimleriyle, zamanının en güçlü adamına, Milano'nun Dükü Ludovico Sforza'ya bile ilham vermeyi ve onu bir patron olarak kazanmayı başardı. Kayaların Bakiresi veya Ermineli Kadın gibi resimler, onun kadınlara temkinli bakmayı ve renkleri ustaca işlemeyi tercih ettiğini gösterir. Sadece Son Akşam Yemeği'nde ıslak sıva üzerine resim yapmalıydı. Duvar resimlerinin renkleri kuruduktan sonra daha soluk ama daha kararlı olurdu. Bununla birlikte, merkezi perspektifi ustaca kullandığının harika bir kanıtı. Leonardo da Vinci, mimari, bilim, müzik, mühendislik, astronomi, jeoloji ve diğer birçok alanda araştırmalar yapan bir ressam, heykeltıraş, matematikçi ve mucittir. Bu nedenle, o sırada mevcut olan hemen hemen tüm alanlarda bilgiye sahip olduğu için "Rönesans Adamı" adını aldı. Onun resimleri sayesinde dünya resmi yeni bir kalite düzeyine ulaşmıştır. Perspektif yasalarını anlayarak ve bir kişinin anatomik yapısını anlayarak gerçekçiliğe doğru ilerledi. "Vitruvius Adamı" çiziminde ideal oranları temsil etti. Bugün hem sanatsal bir şaheser hem de bilimsel bir eser olarak kabul edilmektedir. Açık ara Rönesans'ın ünlü ressamları arasındadır. Sandro Botticelli Sandro Di Mariano Filipepi veya kısaca Botticelli, 1445'te doğup 1510'da ölen bir İtalyan ressamdı. Botticelli aslen altın bir tavaydı, ancak daha sonra çeşitli İtalyan sanatçıların stüdyolarında resim yapmayı öğrendi. 1481'de Papa Sixtus IV tarafından Sistine Şapeli'ni süslemekle görevlendirildi. Cosimo Rosselli, Domenico Ghirlandaio ve Perugino ile birlikte Botticelli, daha sonra İtalyan resim tarihini şekillendirdi. Eserleri hala her gün binlerce ziyaretçi tarafından beğenilmektedir. Joaquin Sorolla ve Bastida Joaquín Sorolla y Bastida, Valensiya'da doğan İspanyol bir ressamdır ve portrelerin yanı sıra, ışığı ve insan varlığı ayrıcalıklı bir rol oynayan, anavatanının, özellikle de kıyılarının manzaralarını boyamada öne çıkar. 1894'te Paris'e yaptığı bir gezi, onu Empresyonist resimle tanıştırdı ve tarzında bir devrim yarattı. Sorolla'nın en tipik tarzında, teknik tasarım daha sonra izlenimcidir ve yansımaların, gölgelerin, şeffaflıkların, yoğunluğun yoğunluğunun olduğu bir plaj veya peyzaj arka planına karşı insan figürünün, çocukların, elbiseli kadınların varlığı ile işaretlenir. ışık ve görüntünün rengi, konuların iyileştirilmesinde temel bir rol oynar. Joaquín Sorolla, İspanyol kişiliklerinin birçok portresini de yapan çok aktif bir sanatçı. Hoş ve kolay tarzı, sonsuz istekler almasına izin verir, bu nedenle rahat bir sosyal pozisyonun keyfini çıkarır. Ünü İspanya sınırlarını aştı ve çeşitli vesilelerle sergilendiği Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yayıldı. Yüzyılın başında, Sorolla, Batı dünyasının yaşayan en büyük ünlü ressamlarından biri olarak kabul edildi ve birkaç büyük uluslararası sergide sayısız altın madalya aldı. Çalışmalarının çoğu, kendisine bir serginin adandığı Madrid'deki Sorolla Müzesi'nde sergileniyor. Andy Warhol Andy Warhol, Pop Art adlı tarzıyla tanınan Amerikalı bir görsel göz alıcı film endüstrisi, reklamcılık, popüler kültür ve sanatsal ifade arasındaki ilişkiyi araştırdı. Warhol, kitle kültüründe ünlü ressamların başında gelmektedir. En ünlü eseri, her biri 1962 cm yüksekliğinde ve 32 cm genişliğinde 51 parçadan oluşan Campbell's Soup Cans 41 adlı eseridir. Öğelerin her biri ayrı bir görüntü olarak kabul edilebilir. Kişiselleştirilmiş parçalar, pop art'ın gelişimine ve bugün bildiğimiz şekliyle popüler kültürün görsel sanatla yakınlaşmasına büyük katkı sağlayan yarı otomatik serigrafi kullanılarak yapıldı. Andy Warhol onlarca esere imza attı ve 50'ların önde gelen kültür tüccarlarından biriydi. Bununla birlikte, kitle bilincinde, neredeyse kesinlikle, çoğaltılmış özdeş nesnelere sahip tuvallerin yazarı olarak kalacaktır bir durumda, böyle bir nesne bir kutu konserve domates çorbasıydı ve diğerinde, XNUMX'li yılların seks sembolü ve Hollywood'un cinsiyetçi döneminin sembolü Marilyn Monroe. Vincent Van Gogh Vincent Van Gogh, etkileyici ve duygusal resim stili zamanında çok az coşku bulduğu için şaşırtıcı olan en ünlü ünlü ressamlardan biridir. Post-Empresyonist'in kaba fırça darbeleri ve impasto boya uygulaması ve her zaman renkli ama yine de temkinli renk seçimi bugün bir kez daha çok değerli ve dünyanın en pahalı müzayede evlerinde işlem görüyor. Motif seçimi olağanüstüydü, mobilyalar, çiçekler, manzaralar ve çok sayıda otoportre. Ancak sarı ayçiçeği serisini, Cafe Terrace at Night, The Starry Night ve yatak odası vizyonunu sevmesi, afişlerde, kartpostallarda ve afişlerde, hatta anahtarlıklarda bulunması, esas olarak Amerikalı sanatseverlerin pazarlaması sayesindedir. Etkileyici portresi ya da çok tartışılan bir intihar girişiminden kaynaklanan kopmuş kulağının ve ölümünün gizemi olsun, adı tüm zamanların ünlü ressamları listesinin başında yer alıyor. İlk başta Van Gogh'un resimleri kasvetli idi. Onlarda, fakirler için sınırsız sempati dile getirdi. Ve ilk şaheseri tam da böyle bir eserdi "Patates Yiyenler". İçinde zor ve monoton çalışmalardan bıkmış insanları görüyoruz. O kadar yorgunlar ki, kendileri patates gibi oldular. Van Gogh gerçekçi değildi ve özünü aktarmak için insanların özelliklerini abarttı. Ancak izleyiciler, Van Gogh'u açık ve parlak renkleri için severler. İzlenimcilerle tanıştıktan sonra resimleri renklendi, o zamandan beri birçok buket, yazlık alan ve çiçek açan ağaçlar çizdi. Van Gogh'tan önce hiç kimse duygularını ve duygularını renklerin yardımıyla ifade etmedi, ancak ondan sonra - birçok. Ne de olsa, tüm dışavurumcuların ana ilham kaynağı. Hatta yıllar içinde kendisini intihara sürükleyecek derin bir bunalıma giren bir öğretmenin "Ayçiçekleri" kadar neşeli bir eser yapması bile şaşırtıcıdır. Yıldızlı Gece 1889, Fransa'da bir psikiyatri hastanesinde kaldığı süre boyunca yaptığı en ünlü eserlerinden biridir. Üzerinde parlak sarı bir güneşin doğduğu kurgusal bir kasabanın pencereden görünümünü betimler. Bu sadece sanat dünyasında değil, tüm dünyada en çok tanınan tablolardan biridir. Ancak asıl ün, 1890'ların sonlarında ölümünden sonra sanatçıya eserleri dünyanın en pahalılarından biri olarak kabul ediliyor ve en ünlü ünlü ressamlar arasında yer alıyor. Jheronimus van Aken – Hieronymus Bosch Kuzey Avrupa'nın önde gelen Rönesans sanatçılarından biri, İspanyolca'da El Bosco olarak bilinen Jheronimus van Aken'dir. Tüm resim gövdesinin sadece bir düzine kalmasına rağmen, resminin formu kesinlikle tanınabilir. Çok yönlü, semboller ve imalarla dolu gerçek bir Rönesans sanatçısıydı. İncil ve ortaçağ halk motiflerini bolca kullandığı için resimleri Bosch'un çağdaşlarına XNUMX. yüzyılın insanlarından çok daha fazlasını bir Bosch tablosu olduğunu anlamak için sanat eleştirmeni olmaya gerek yok. Örneğin, Hieronymus Bosch'un en ünlü eseri olan "Dünyevi Zevkler Bahçesi" üçlüsünde birçok ayrıntı vardır birkaç kez tekrarlanan yedi ölümcül günahı anlatır, günahkarları bekleyen cehennem azapları hakkında çok ayrıntılı bilgi verir. Sağ Taraf. Burada usta, ölümden sonra bekleyen baskıcı vizyonlarla hem köylüyü hem de çağdaş kültü korkutmak için yola çıktı. Soldaki pencere Adem ve Havva'nın düşüşünü gösterir. Yarı insan, yarı mutant, devasa kuşlar ve balıklar, benzeri görülmemiş bitkiler ve çok sayıda çıplak günahkar. Bütün bunlar çok figürlü kompozisyonlarda karıştırılmış ve iç içe geçmiştir. Figürlerin tuhaflığı, çok sayıda küçük ayrıntı ve sanatçının kendine özgü hayal gücü, tuvalin yazarının kim olduğu konusunda hiçbir şüphe bırakmıyor. Şüphesiz tüm zamanların en ünlü ressamlarından biri. Fikirlerini ifade etmek için bu kadar çok ayrıntıyı kullanan başka bir sanatçı yok. Hangi fikirler? Bu konuda fikir birliği yoktur. Tezlerini ve kitaplarını El Bosco'ya adadılar, karakterlerinin yorumlarını araştırdılar, ancak bir sonuca varamadılar. Ancak Bosch, kariyeri boyunca evrim geçirdi. Ve hayatının sonuna gelindiğinde, büyük ölçekli, çok figürlü eserlerin yerini karakterlere çok yakın bir yaklaşım aldı. Yani çerçeveye zar zor sığıyorlar. Sırtında Haç olan Mesih'te fark edilen şey budur. Bosch, karakterlerini uzaktan veya yakından incelese de verdiği mesaj aynıdır. İnsan kusurlarını gösterir ve onlara göstererek ruhlarımızı kurtarmamıza yardım etmeye çalışır. Paul Rubens Flaman ressam Pieter Paul Rubens 1577-1640, zamanının en büyük ressamlarından biridir. Pek çok ressam onun için çalışmak istediğinden, Rubens zamanının en büyük resim stüdyolarından birine sahipti. "Haçtan İniş" gibi çok sayıda portre ve dini resim yaptı ve dünyadaki diğer ressamlara ilham verdi. Flaman Barok resminin ustası olarak kabul edilir ve haklı olarak Hollanda'nın ünlü ressamları arasındadır. Raphael sanzio Rönesans döneminin en ünlü temsilcisi, uyumlu kompozisyonlar ve lirizm ile şaşırtıyor. Çekici insanları boyamak, onları tuvale doğru şekilde yerleştirmek kadar zor değil. Raphael'in bir virtüöz olduğu yer burasıdır. Belki de dünyadaki başka hiçbir öğretmen meslektaşlarını Raphael kadar etkilememiştir. Resim stiliniz acımasızca sömürülecek. Karakterleri bir yüzyıldan diğerine dolaşıyor ve ilgilerini ancak XNUMX. yüzyılın başında kaybedecekler. Modernizm ve avangart çağında Raphael Sanzio'yu hatırladığımızda, önce onun güzel Madonnas'ını düşünüyoruz. Kısacık ömründe 38 yıl kendi imajıyla yirmi resim yaptı, bu yaygın değildi. En ünlüsü Sistine Madonna'dır Madonna di San Sisto. Kuru bir ikonografik bakire değil, asalet ve manevi saflıkla dolu şefkatli bir anne görüyoruz. Yaramaz melekler, çocuksu kendiliğindenliğin, çekicilikle dolu sadık bir portresidir. Raphael Sanzio'nun en pahalı eseri, şaşırtıcı derecede kabataslak "Genç Bir Havarinin Başı" idi. Sotheby's'de kırk sekiz milyon dolara satıldı. Çağdaşları tarafından yumuşaklığı ve doğallığı ile takdir edilen İtalyan ressam, günümüzde paha biçilemez ve en çok değer verilen ünlü ressamlardan biridir. Francisco de Goya Francisco de Goya 1746-1828, Rokoko döneminin büyük bir İspanyol sanatçısı ve aynı zamanda Avrupa'da çağdaş resim alanında öncülerden biridir. Goya'nın İspanya'yı zamanında olduğu gibi, gerçek bir çağdaş tanık olarak resmettiği bilinmektedir. En sevdiği temalar, savaş ve adaletsizliğin eleştirel temsillerinin yanı sıra İspanya'daki günlük yaşamın görüntüleridir. Goya, kariyerine gençlik tutkusu ve idealizmle başladı. Hatta İspanyol sarayında ressam oldu. Ama dünyanın açgözlülüğünü, aptallığını, bağnazlığını görerek çok geçmeden bu hayattan bıktı. Goya'nın kraliyet ailesinin boş ifadelerini ve itici kibirlerini yumuşatmaya çalışmadığı Kraliyet Ailesi Portresi grubuna bir bakın. Goya, sivil ve insani konumunu yansıtan birçok tuval yarattı. Ve dünya onu her şeyden önce cesur bir sanatçı, gerçeği seven biri olarak tanıyor. Kanıt, basitçe "oğlunu yutan Satürn"ün inanılmaz çalışmasıdır. Bu, mitolojik arsanın soğukkanlı ve son derece dürüst bir yorumudur. Oğullarının onu devirmesinden korkan deli Kronos böyle görünmeliydi. Giotto di Bondone Giotto di Bondone, Rönesans öncesi ilk ustalardan biri olarak kabul edilir, evrensel bir yetenekti ressam, mimar ve heykeltıraş. Cimabue'nin öğrencisi ve Michelangelo'nun hayran olduğu Dante'nin bir arkadaşı olan Giotto, Bizans geleneğinden uzaklaşarak dindar imajın modernize edilmesine yardımcı oldu. Antik çağa dönüşü, Orta Çağ'ın sonlarından beri edinilen bir natüralizm duygusunu birleştiren sanatı, temel olarak insana yöneliktir. Giotto'nun, Assisi'nin Yukarı Kilisesi'ndeki Saint Francis'in hayatına adanmış ünlü fresklerin yazarı olduğu söylenir, ancak bunu kanıtlayacak hiçbir belge yoktur. Aynı zamanda Trecento'nun en güzel başarılarından birinin kaynağındadır Padua'daki Scrovegni Şapeli. Giotto'nun sanatı, mozaikten geri çekilmiş bir teknik olan fresklerin zaferini simgeliyor. Oldukça kodlanmış ve statik Bizans tarzı resim göze çarpıyor. Giotto, karakterleri gerçekçilikle temsil ederek yenilikler yapıyor, anatomik düzeyde değil, duygular düzeyinde. Onun ilahi vizyonu, Fra Angelico'nunki gibi mistik veya doğaüstü değil, insana ve dünyevi yaşamın sadeliğine yöneliyor. Gustave Courbet Gustave Courbet, Fransız gerçekçilik ressamıydı. Sanatçı, çalışmaları sırasında zamanının dünyasını ve çağdaşlarını temsil etmeye çalıştı ve hatta tabuları yıkacak ve insanları şok edecek kadar ileri gitti. Örneğin, Musée d'Orsay'de sergilenen ve kadın cinsel organını gösteren "Dünyanın Kökeni" adlı çalışmasıyla romantik eserlerden hızla koparak sanat dünyasını alt üst etti, şimdiye kadar ait olan, ünlü ressamların seçkin grubuna beri. Salvador Dalí Salvador Dalí veya Salvador Domingo Felipe Felipe Jacinto Dalí i Domènech, psychedelic resim stili ile açıkça tanınan, 1904'te doğdu ve 1989'da öldü. Büyük İspanyol sanatçı, sanat dünyasını kısa sürede baştan çıkardı ve gerçeküstü akımın temsili figürü oldu. . Resimleri, her biri diğerinden daha karışık olan en çeşitli rüyaları gösterir. Dalí, şüphesiz XNUMX. yüzyılın en ünlü ressamlarından biridir. Dalí en çok saçma sapan estetiğiyle tanınır. Sanatı kendisinin bir uzantısıydı, ancak İspanyol dışavurumculuğu ve ilgi sevgisi göz önüne alındığında, eksantrik davranışıyla aynı derecede kutlandı. En ünlü eseri Belleğin Azmi'dir 1931. Görüntünün yorumlarından biri, bir kişi uykuya daldığı anda zamanın nasıl erimeye başladığıdır. Salvador Dalí'ye bu tabloyu resmetmek için tam olarak neyin ilham verdiği sorulduğunda, eriyen saatin şeklinin güneşte eriyen Camembert peynirinden ilham aldığını söyledi. İvan Ayvazovski Aivazovsky haklı olarak dünyanın ünlü ressamları arasında yer alıyor. Onun "Dokuzuncu Dalgası" ölçeğinde dikkat çekicidir. Elementlerin büyüklüğü, umutsuzluk. Bir avuç fırtınadan kurtulan kaçabilecek mi? Sabah güneşi ılık ışınlarıyla ince bir umut veriyor gibi tüm zamanların en önemli deniz ressamı olarak adlandırılabilir. Hiç kimse deniz unsurunun doğasını bu kadar çeşitli bir şekilde resmetmemiştir, hiç kimse bu kadar çok deniz savaşını ve gemi enkazını tasvir etmemiştir. Aynı zamanda, Aivazovsky aynı zamanda geminin ekipmanını ayrıntılı olarak anlatan bir belgesel yapımcısıydı. Ve biraz rüya gibi, aslında, bilerek, Dokuzuncu Dalga yanlış boyanmıştır açık denizde bir dalga asla bir önlük gibi bükülmez. Ancak daha fazla drama için Aivazovsky onu böyle boyadı. Henri de Toulouse-Lautrec 1864'te Fransa'nın güneyinde doğan ve 1901'de henüz 36 yaşında vefat eden Henri de Toulouse-Lautrec, XNUMX. yüzyılın sonlarında Paris'te yaşamı şekillendiren büyük bir sanatçıdır. Ressam ve karikatürist, Fransız başkentinin mükemmel sanat bölgesi olan ünlü Paris mahallesi Montmartre'de yaşıyor. Paris'teki günlük yaşam, aynı zamanda, bir Paris kabaresi veya Moulin Rouge çevresindeki kırmızı ışıklı bölge sahneleri olsun, en popüler motiflerinden biridir. Marc Chagall Marc Chagall, 1887'de Beyaz Rusya'da Moïche Zakharovich Shagalov adıyla doğdu, ancak 1937'de Fransız vatandaşlığı aldı. 1985'te öldü. Chagall, XNUMX. yüzyılın eğilimlerine tam olarak uymuyor, ancak gerçeküstücülük ve ilkelcilik unsurlarını kullanıyor. Bugün, Marc Chagall, XNUMX. yüzyılın büyük ressamları üzerine sayısız serginin bir parçası. Paul Klee Ünlü sanatçı Paul Ernst Klee 1879'da Bern kantonunda doğdu ve 1940'ta İsviçre'nin İtalyanca konuşulan bölgesinde Ticino'da öldü. Babası Alman, annesi İsviçreliydi. Ressam ve grafik sanatçısı, yaratıcı günlerinde yalnızca son derece üretken olmakla kalmadı, aynı zamanda sanatı ve resminde de son derece çeşitliydi. Böylece eserleri tamamen farklı sanatsal hareketlere atanabilir dışavurumculuk, yapılandırmacılık, kübizm, ilkelcilik ve gerçeküstücülük. Bu arada, Paul Klee, Wassily Kandinsky'nin bir arkadaşıydı ve onun gibi, Klee de 1921'den itibaren Weimar'daki Bauhaus'ta ve daha sonra Dessau'da ders verdi. Naziler iktidarı ele geçirdikten sonra kovuldu ve Bern'e geri döndü. Vasily Kandinsky Bahsedilmesi gereken ünlü ressamlar arasında Wassily Kandinsky de var. 1866'da Moskova'da doğdu ve 1944'te Fransa'da Neuilly-sur-Seine'de öldü. Paul Klee ve Franz Marc gibi diğer ünlü ressamlarla birlikte "Blauer Reiter" sanatçılar grubunun bir parçasıydı ve hatta onu birlikte kurmuştu. Neue Künstlervereinigung München'in Yeni Münih Sanatçılar Derneği karşı hareketi veya türevi olarak Franz Marc ile. Bu nedenle, stili dışavurumculuğa atanabilir. Aynı zamanda diğer ünlü ressamlarla birlikte soyut sanatın öncülerinden biriydi. Daha önce de belirtildiği gibi, Weimar'daki Bauhaus'ta ve ayrıca Paul Klee ile birlikte Bauhaus Öğretmen Evlerinin sakinlerinden biri olduğu Dessau'da öğretmen olarak çalıştı. Nasyonal Sosyalistler Bauhaus'u kapattıktan sonra 1933, Kandinsky eşiyle birlikte Fransa'ya göç etti. Eugène Delacroix Fransız ressam Eugène Delacroix, 1798'de ışığı gördü ve 1863'te öldü. Özellikle XNUMX. yüzyılın romantizmini etkiledi. Diğer şeylerin yanı sıra, Fransız devleti ressamı çok sayıda portre yapmakla görevlendirdi, ancak aynı zamanda mimari ve dekoratif görevlerle de görevlendirildi. "Halka Özgürlük Yol Gösterir" adlı tablosu Fransız tarihinin en ünlülerinden biridir ve şimdi Paris'teki Louvre'da hayranlıkla izlenebilir. Jackson Pollock Jackson Pollock, Amerikalı bir ressam ve soyut izlenimciliğin lideriydi. Boyanın tuval üzerine döküldüğü veya damlatıldığı sıra dışı damla boyama teknikleriyle ünlü ressamlar arasındadır. Pollock, 1956'da hayatını alan araba kazasına yol açan alkol bağımlılığıyla biliniyordu. En ünlü tablolarından biri olan 5 numara, 1948, dünyanın en pahalı tablolarından biridir. Jackson Pollock, kaotik tarzında büyük bir kontrol ve demir disiplini gösterdi. Tablo, gri, kahverengi, sarı, beyaz renklerin birbirine dolambaçlı olması nedeniyle artık "Kuş Yuvası" adıyla tanınmaktadır. Gustav Klimt Açık erotizm, çeşitli duvar resimleri, eskizler ve natürmortlar üzerindeki çalışmaları ile tanınan Avusturyalı bir Sembolist ressamdı. Klimt, kadın bedenini tasvir etmenin yanı sıra, kısmen Japon sanatından etkilenen manzaralar ve sahneler de çizdi. En ünlü eserlerinden biri, altın çağının en büyük eserlerinden biri olan Öpücük'tür. Çalışmasının bu dönemi, en çarpıcı resimlerinde, genellikle gerçek altın varak kullanan altın tonlarını muhteşem kullanımıyla dikkat çekti. Kazimir Malevich İlginç bir şekilde, en ünlü Rus sanatçı Kazimir Malevich olarak adlandırılabilir. Rus resim okulunun sanata kitlesel izleyicinin anısına düzinelerce isim Repin, Aivazovsky, Vereshchagin ve diğerleri vermesine rağmen, geleneklerinin halefi olmaktan ziyade klasik resmin yapıbozucusu olan bir kişi kaldı. ortamının ünlü ressamlarından biridir. Kazimir Malevich, bir bakıma tüm çağdaş sanatın babası anlamına gelen Süprematizmin kurucusuydu. Kara Meydan adlı eseri 1915'te sergilendi ve programatik hale geldi. Ancak Malevich, yalnızca Kara Meydan nedeniyle ünlü ressamlar arasında değil Meyerhold'un grotesk performanslarında prodüksiyon tasarımcısı olarak çalıştı, başka bir büyük sanatçı Marc Chagall'ın çalışmaya başladığı Vitebsk'te bir sanat stüdyosunun başındaydı. Jean-François Darı Fransız ressam Jean-François Millet'in eseri realist hareketin bir parçasıdır. Çizimleri ve tuvalleri, günlük yaşamı, çoğunlukla Kuzey Avrupa'dan kırsal manzaraları tasvir ediyor. Köylü geçmişi, onu kırsal yaşamı evrensel bir yaşam biçimi olarak sunmaya ve insanlığı idealleştirmeye yatkın kılar. İçten bir asalet saçan Fransız köylülerini gösteriyor. Yanlış bir şekilde halkın lehinde bir siyasi konum olarak değerlendirilen resimleri, yalnızca kişisel deneyimini ve kırsal dünyaya olan bağlılığını sıradan insanlara olan ilgisi Pissarro, Monet ve Van Gogh gibi sanatçıları büyüleyecektir. Tarzı, özellikle hafif paleti, güçlü vuruşu ve pastellere olan eğilimi, İzlenimciliği derinden etkiledi. Jean-François Millet göreli yoksulluk içinde yaşadı ve yaşayan bir portre portreleri yaptı. Oğlu ve torunu peyzaj tasarımcısı. John Singer Sargent John Singer Sargent, zamanının en büyük Amerikan portre ressamlarından biri olarak kendini kanıtladı, aynı zamanda yetenekli bir manzara ressamı ve büyük suluboya ressamı olarak da tanındı. Sargent, Floransa, İtalya'da Amerikalı bir ailenin çocuğu olarak doğdu ve etkisi temel olacak olan portre ressamı Emile Auguste Carolus-Duran'ın etkisi altında İtalya ve Almanya'da, ardından Paris'te okudu. Claude Monet veya Paul Helleu gibi zamanın büyük sanatçılarına yakındır. Yüzyılın başında, John Singer Sargent, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yöneticilerin ve üst sınıfın portre ressamıydı. Gurur verici gerçekliğe sahip portreleri, bir toplum imajını restore ediyor. Sargent'ın en temsili portreleri, deneklerinin tekilliğini ve kişiliğini gösterir. Üslubu, kendisini eleştiren bazılarını bile şaşırtan bir mükemmellik tekdüzeliği ile dikkat çekiyor. 1907'de portre çekmeyi bırakacağını ve daha sonra Birinci Dünya Savaşı sırasındaki askeri yaşamdan manzaralara ve sahnelere odaklanacağını açıkladı. Kariyeri boyunca yaklaşık dokuz yüz tuval ve iki binden fazla suluboya ile sayısız eskiz ve çizim yarattı. İşte bazı ilgi çekici bağlantılar Roma resmi Rönesans ressamları romantizm boyama Makalenin içeriği şu ilkelerimize uygundur editoryal etik. Bir hata bildirmek için tıklayın burada.
ünlü ressamlar ve eserleri kolay